Orta Anadolu Kürtlerinin ’Lêger’i (Arayışı) – 2

Orta Anadolu Kürtlerinin ’Lêger’i (Arayışı) – 2

  • Göçebelik

Lêger’de Anadolu Kürtlerinin sürgünden önce göçebe oldukları konusundaki görüşler farklı kişiler tarafından dile getiriliyor. Levent Kanat (7-8.dk) Orta Anadolu Kürtlerinin Anadolu’ya gelmeden önce göçebe olduklarından bahsettikten sonra, “burada da göçebeymişler” diyor.

Nuh Ateş de (38 dk) göçebelik, koyun sahibi olma ve yazlık ve kışlaklar arasındaki gidiş geliş olgularını onaylayan bilgiler veriyor.

Yazar Mehmet Öncü, (45 dk) Anadolu Kürtlerinin kendisine iki kelimeyi, ’göçebelik’ ve ’yerleşme’yi, hatırlattığını söylüyor ve devam ediyor; ”Orta Anadolu Kürtleri göçmen gruplar olarak hareket ediyorlardı.” Öncü’nün, burada ”göçmen gruplar olarak hareket ediyorlardı” dediği Orta Anadolu Kürtleri, Orta Anadolu Kürtlerinin Kürdistan’daki atalarıdır.

Taner Şahin, (41 dk) dedelerinden geçmişte Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde yazlıklarının olduğunu ve yazları Keskin’e gidip kışları Kesikköprü’ye (Bala) döndüklerini dinlemiş.

Hatice Yüce (28 dk) Kaleköy’e gelen atalarının çadırlarda yaşadıklarını anlatırken, Ismail Yüce, Aksaray’a taşınmadan önceki yıllarda (Dört ile on arası bir yıldan bahsediyor) Haymana’da çadırlarda yaşadıklarını anlatıyor.

Mehmet Öncü’nün anlatımından, Anadolu Kürtlerinin Kürdistan’da göçebe olduklarını, diğer söyleşilen kişilerin anlatımlarından da, Anadolu’ya sürgünden sonra da göçebeliğin en azından bir süre devam ettiğini öğreniyoruz.

Ayşe Biçen, (40 dk) hatırladığı, yani yakın bir tarihe kadar, cemaat sohbetlerinde zenginliğin ölçüsünün sahip olunan koyun sayısı olduğunu, (Ki göçebeliğin en önemli parametrelerinden biridir) dile getiriyor.

Orta Anadolu Kürtlerinin göçebeliğini vurgulayan bir görüşü bir başka kaynakta da buluyoruz: “Kanımca 1920-1930’lara kadar kerpiç evlerinin yanında çadırlarını da muhafaza etmişlerdir. Zaman içinde kuyu açmayı da öğrenmişlerdir.” (Ihsan Eken, Tavşançalı’nın Tarihi, Veger Dergisi, sayı 1, sayfa 41)

Halil Küçükyıdız (Bulduk köyü/Cihanbeyli) Ihsan Eken’in aksine yerleşimin daha erken bir tarihte başladığı, Buldukluların bugünkü yerinden önce Xabur Köyüne yerleştikleri kanısında ve şöyle açıklıyor: “Buldukluların Xabur Köyünde (muhtemelen 1800’den önceye ait) mezarları olduğunu, Yeniceoba’da da mezarları olduğunu ve 1800’lerin başında bugünkü Bulduk’a yerleştiklerini biliyoruz” diyor ve ekliyor; “Sewikan aşiretinin Haymana Ovasından başlayıp Tuz gölüne kadar arazileri otlak olarak kullandıkları anlaşılıyor. Bu kadar geniş alanları belirlemek için de kuyular açmışlar, ‘hevşo’lar (ağıllar) yapmışlar.”

Ayrıca Halil Küçükyıdız, “Bulduk’ta ilk evlerin 1850’lerde yapıldığını sanıyorum” diyor. Yani Küçükyıdız, Orta Anadolu Kürtlerinin Lêger’de dile getirilen göçebe oldukları gerçeğine muhalif fikirler dile getirmiyor; yerleşme tarihi konusunda Ihsan Eken’den farklı bir tarih verse de göçebe bir halk grubunun yerleşme çabasını dile getiriyor.

  • Göçebeliğin temel parametreleri üzerinden Orta Anadolu Kürtleri

Yukarıda, Lêger’de Anadolu Kürtlerinin Kürdistan’da ve Anadoluya sürgün edildikten sonra en azından bir süre göçebe olduklarını (7,8,38,45,41,28. dakikalar) ifade eden görüşleri özetledik. Bu bölümde, göçebeliğin temel parametreleri üzerinden Orta Anadolu Kürtlerinin kültürünü ve yaşam tarzını değerlendirmeye çalışacağız.

  • Hayvancılığa dayalı ekonomi

Lêger’de Nuh Ateş (38 dk) “tahminime göre Orta Anadolu Kürtlerinin çoğunluğu göçebeydi” dedikten sonra “koyun sahibiydiler; kışın sıcak yerlere gidiyorlardı, yazın yaylalara, yüksek yerlere gidiyorlardı.” diyor.

Levent Kanat (8.dk) Orta Anadolu Kürtlerinin göçebeliğinden ve yazlık ve kışlaklar arasında götürülüp getirilen hayvan sürülerinden bahsediyor.

Dr. Fikret Yıldız Orta Anadolu’dan, “Istanbul’a koyun sürüleri götürüp satıyorlardı” diyor. Yıldız, burada İstanbul’a yayan, yani otlatılmak suretiyle götürülen koyun sürülerinin satışı üzerinden yapılan canlı hayvan ticaretinden bahsediyor. Orta Anadolu ile İstanbul arasındaki mesafe (Cihanbeyli 504 km, Kulu 498 km, Bala 471 km, Kaman 537 km) düşünülünce, bu mesafeden yapılan ticaretin hacminin küçük olması mümkün değildir; zaten anlatımda da “koyun sürüleri” deniyor.

Kaldı ki bu olaya ait hatıralar hala Orta Anadolu Kürtlerinin hafızasında çok canlı.

Aygün Roni Akdoğan(Kesikköprü/Bala) “Dedem ve kardeşleri Istanbul’a koyun sürüsü götürürlerken yolda bir grup eşkıyanın saldırısına uğruyorlar. Silahlı çatışma çıkıyor aralarında ve 14 yaşındaki en genç kardeş Hacı öldürülüyor” diye anlatıyor.

Sonuç olarak, Lêger’de hayvancılığın Orta Anadolu Kürtlerinin ‘temel ekonomik uğraş’ı olduğu ya da ‘hayvancılığa dayalı ekonomi’lerinin olduğu bariz bir biçimde ortaya çıkıyor.

  • 1.1- Sonradan öğrenilen tarım

Kadir Çelik, (Zincirlikuyu/Kulu) “Köyümüzün sakinleri tarımı (Ki bütün Orta Anadolu Kürtlerinin yerleştikleri coğrafya tarım için çok uygundur) geç bir tarihte ve köye gelen ya da getirilen bir Türk çiftçiden, yani sonradan, öğrenmişler” diyor.

 

 

 

 

Ihsan Eken “Çiftçilik yapmayı çevredeki yerleşik köylerden öğrenmişlerdir. Çiftçilik ile ilgili kelimelerin aşağı yukarı tamamı Tükçe’dir. … Ilk ekimin 1900’lerin başında yapıldığı sanılıyor.” diyor. (Ihsan Eken, agy, sayfa 41).

Tarımın sonradan öğrenilmesi olgusu, sürgünden önce ve sürgünden sonra -en azından bir süre- temel ekonomik faaliyetin hayvancılık olduğu fikrini destekliyor.

  • 1.2- Hayvancılık, tarım ve dildeki yansımaları

Ihsan Eken, “Çiftçilik ile ilgili kelimelerin aşağı yukarı tamamı Tükçe’dir.” diyor. (Ihsan Eken, agy, sayfa 41). Aşağıdaki tablolarda hayvancılıkta ve tarımda kullanılan bazı isim ve kavramlar sıralanmıştır.

Hayvancılığa Ait İsim ve Kavramlar
Orta Anadolu Sözlükler,Kurmancȋ(1) Türkçe
Beran Beran Koç
Berdȋr Berindir, Berdȋr 1-2 yaşındaki dişi kuzu
Berdȋr Berindir, Şek 1-2 yaşındaki erkek kuzu
Beremak(2) Koyun ve keçi sürülerinin ilkbahardan başlayarak kuzu ve oğlaklarıyla beraber yayıma çıkarılması.
Bêrȋ Bêrȋ Süt sağımı
Bêrȋvan Bêrȋvan Süt sağan kadın
Berx Berx Kuzu
Berxbir Berxbir Kuzu kırkımı
Bijajtȋr
Jajtȋr
Bizajtȋr 2-3 yaşındaki koyun
Bizin Bizin Keçi
Çolik Toraq Çökelek
Çone, Dajo Çona, Dajo Çoban yardımcısı
Dan Kirin Dan Kirin Kuzuları emzirmek için kuzu ağılından salmak
Dew Dew Ayran
Dutin Dotin Sağmak
Fêz Fêz Fêz, Orta Anadolu Kürtçesinde sonbaharda köye dönmeyen koyun sürülerinin kırda geceledikleri alandır. Yani ‘mexel’ köy içinde veya çevresindeki dinlenme yeri iken, fêz kırsaldaki dinlenme yeridir.Fêz, sözlüklerde ise “develerin dinlenme yeri” olarak tanımlanmaktadır.
Filîk Filîk Tiftik
Firo Firo, Zak Ağız
Gavan Gavan İnek sürüsü çobanı
Gȋsk Gȋsk Seyis, çebiç, iki yaşındaki erkek keçi
Golik Golik Buzağı
Gom Gom, Gov Üstü kapalı küçükbaş hayvan ağılı
Herȋ Hirȋ Yün
Herping Hevring,
Hevling,Cew
Koyun kırkma makası
Hewiz Afir Yemlik, yem havuzu
Îzbend Îzband Zayıf ve hastalıklı koyunlar.
Kahr Kahr Oğlak
Kavir Kavir bir yaşındaki koyun
Kerȋ Kerȋ Küçükbaş hayvan sürüsü
Keyan
Keyandin
Keyan
Keyandin
Yayık yaymak
Koz/Kozik Hoz, Koz Üstü açık kuzu ağılı ya da ağıllarda kuzu ve oğlakları annelerinden ayırmak için yapılmış özel bölüm.
Koz Kirin Hoz Kirin,Koz Kirin, Kuzuları emzirmeden sonra koyunlardan ayırmak
Kulav Kulav Kepenek
Mange Mange, Çêlek İnek
Mast Mast Yoğurt
Meşk Meşk, Kilmeşk,Keyandek Özellikle koyun derisinden yapılmış yayık aracı
Mexel Mexel Hayvanların gündüz dinlenmesi, açık dinlenme yeri
Meyandin Meyandin,Haveyn Kirin Mayalamak
Meyȋn Meyȋn,Haveyn Girtin Mayalanmak
Koyun
Nêrȋ Nêrȋ Teke, üç yaşında veya daha büyük erkek keçi
Parone Parone Bir yaşında dana
Pez Pez Küçükbaş hayvanların sürüsü, küçük baş hayvanların genel adı, koyun
Pezbend Pezbend Çobanın uyurken koyunların kaçışı esnasında uyanmak için eli ile bir koyunun boynuna bağladığı bağ
Pezbir Pezbir Koyun kırkımı
Şevȋn Şevȋn Küçükbaş hayvan sürülerinin gece yayması
Şȋr Şȋr Süt
Şivan Şivan Çoban
Yekber,Duber,

Sêber…

Yekber,Duber,

Sêber…

Bir yavru doğurmuş,İki yavru doğurmuş,

Üç yavru doğurmuş…

Yêm Yêm, Êm,Alif, Afir Yem, yemlik
(1)Kurmancȋ (Paris Kürt Enstitüsü dergisi) 8,50,52. Sayılar.(2)Beremak kelimesi sözlüklerde bulunmuyor.

 

Tarıma ait isim ve kavramlar
Orta Anadolu Sözlükler, Kurmancȋ (3) Tükçe
Anadut Melêv Anadut(4)
Aniz Xozan, firêze, pirêze A nız
Aniz hiştin Şûv hiştin Nadasa bırakmak
Aniz, nadas Qode Nadasa bırakılmış tarla
Atki, Atxi Melêva mezin Saman atkısı
Çal Çal Hububat depolamak için kazılan kuyu
Çepe Tevrik Çapa
Çinȋn Çinȋn Biçmek
Çîzî Telem Pulluğun toprakta biraktığı iz.
Dîrgan Sêguh, sêgulȋ Dirgen(4)
Duxan Gam, moşene Döğen(4)
Ka Ka Saman
Kes Kes Kes, key, iri taneli saman
Nadas Şûv Nadas(4)
Pûlix Cot, kotan, gêsȋn Pulluk(5)
Qangirȋ, Kutqangirȋ Gerdûm, Ereba Ga Kağnı
Qarix Mişar Evlek(4)
Rişandin Çandin, reşandin Tohum ekmek
Terle Zevȋ Tarla
Tirmix Çartil, rapêlk Tırmık
Tirpan
Tirpan, dirban,
kêlindî, qirim
Tırpan(4)
Xarman Xerman Bênder Harman
Yaba Melhêb Yaba
(3)Kurmancȋ (Paris Kürt Enstitüsü Dergisi) 16 ve 54. sayılar.(4)Bu kelimeler Yunanca’dan Türkçe’ye geçmiştir. (nisanyansozluk.com)

(5)Bu kelime Keltçe’den Avrupa dillerine, oradan da Türkçe ’ye geçmiştir

 

Görülüyorki hayvancılığa ait bütün isim ve kavramların, hewiz dışında, tamamı orijinal Kürtçe iken tarıma ait isim ve kavramların, kakesçinȋn ve rişandin dışında tamamı Türkçe’den geçmiş kelimlerdir. Her ne kadar ka ve kes kelimeleri tarımsal ürünler olsalarda, hayvancılığın tüketim maddeleri olduklarından orijinal Kürtçe olmaları/kalmaları ihtimal dahilindedir.

Burada sorulması gereken ve cevabı belirleyici olan soru ‘Neden bu iki tablodan birbirine karşıt iki gerçeklik karşımıza çıkıyor?’ sorusudur.

Lêger’deki anlatımlardan, hayvancılığın, Orta Anadolu Kürtlerinin Kürdistan’daki ve beraberlerinde Orta Anadolu’ya getirdikleri ekonomik faaliyeti olduğunu anlıyoruz. Geleneksel aile ve aşiret ortamında öğrenilen bir ekonomik faaliyettir; yani öğrenme süreci Kürtçedir. Ayrıca hem ürünlerin satıldığı pazar hem de üretimin girdi ve araçlarının satın alındığı pazarın dili Kürtçedir. Yani öğrenme (Eğitim) ve ekonomi (Ticaret, pazar) dilin yaşaması (Sonraki kuşaklara aktarılması) konusunda en önemli iki faktördür ve burada, Orta Anadolu Kürtleri örneğinde, hayvancılığın dilinin korunmasını sağlamıştır.

Tarım ise, Kadir Çelik ve Ihsan Eken’in anlatımlarında olduğu gibi, başkalarından yani başka bir dilden öğrendikleri bir faaliyettir ve en önemlisi de bu yeni faaliyetin üretim araçları onlar için yabancı olan bir pazardan satın alınıyor. Yani hayvancılıkta dilin yaşaması yönünde olumlu bir rol oynayan eğitim ve ekonomi, tarımda, Anadolu’ya sürgünden sonra tarımın dilinin asimilasyonuna sebep oluyor. Kısacası tarım ve hayvancılığa ait isim ve kavramlarda birbirine karşıt iki gerçekliğin karşımıza çıkmasının sebebinin bu durum olduğu kanaatindeyiz.

  • Mimaride gelişim sınırlıdır

Lêger’in, 28. dakikasında Ayşe Biçen “kayınpederimin evini yapan ustalar Yunanmış, kayınpederlerim bir sabah uyandıklarında ustaların kaçtıklarını görüyorlar. Savaşın yaklaştığını fark ediyorlar herhalde; korkup kaçıyorlar.” diyor. Ayşe Biçen’in ‘Yunan’ dediği ustaların ‘Ermeni’ olma ihtimali var ve kaçtıkları savaşın 1915 Ermeni Katliamı olma ihtimali yüksek. Gerçi bu ayrıntının konumuz olan göçebelerin mimaride gelişimlerinin sınırlı olmasıyla doğrudan ilgisi bulunmamakta.

Ihsan Eken’in “Kanımca 1920-1930’lara kadar kerpiç evlerinin yanında çadırlarını da muhafaza etmişlerdir.” (Ihsan Eken, agy. sayfa 41) derken Halil Küçükyıldız ilk evleri “Bu evlerin örneklerine biz de yetiştik. Taş ve çamur yapılardı. Hali vakti yerinde olanların evleri durumlarına göre 3- 4 odadan ibaretti. Bir tarafında ‘argun’u (ocağı) olan geniş bir ‘aşxane’, ‘xanî malê’, (mutfak) ‘oda raketinê’ (yatak odası), ‘çıqma’ (peynir yağ gibi yiyecekleri saklamaya yarayan bir nevi soğutma odası) olan evlerdi. Dışarda da günlük işler için kullanılan bir ‘tolang’ (iş evi) vardı” diyor. Kerpiç kullanımının ise 1930’lardan itibaren başladığını belirtiyor Küçükyıldız.

Sonraki daha gelişkin yapılar konusundaki anlatımını ise şöyle sürdürüyor: “Sanıyorum Ermeniler 93 (1876) harbinden sonra bölgeye kalabalık olarak geldiler ve köylere dağıldılar. Zaten Ermenilerin zanaat, ticaret işlerinde Kürdistan’da da hep önde oldukları, Kürtlerin bu tür ihtiyaçlarını onların karşıladığı bilinir. Bu evler çoğunlukla beş gözdür. Ortada aşxane (mutfak) odaya mera (erkek odası) oda jina (kadın odası), xanî malê. Aşxane ortada, odalar her iki yanda. İlk yapılarda ‘aşxane’nin bir tarafına gözler yapılmıştı. Ermenilerin yaptığı evlerde su basmanı da vardı. Tabi ki Ermeniler ustalıklarını da göstermişlerdir. Uzak bölgelerden getirdikleri taşları (pur) işlemişlerdir, dört köşe kalıplar haline getirmişler, yer yer süsleme yapmışlar, duvarlara gömülü tahta dolaplar, tahta süsleme ve nakışlar yapmışlar.”

Küçükyıldız burada dikkati çok önemli bir noktaya çekiyor veYeniceoba’da Ermeniler tarafından yapılan iki evi belirtmem gerekiyor; bu yapılar bütün özgünlükleriyle bugün ayakta ve bu evleri Kültür Bakanlığı koruma listesine almıştır.” diyor.

Aygün Roni Akdoğan da (Kesikköprü/Bala) Küçükyıldız’ın anlatımını destekleyen bilgiler veriyor. “Köyümüzde ilk taş yapıları Kayseri’den gelen Ermeni ustalar yapıyor. Ekonomik durumları iyi olanlar daha güzel ve görkemli evler yaptırıyorlar. Hatta bu evlerden halen bugün ayakta kalmış ve kullanılan evler bulunmakta” diyor.

Sonuç olarak söyleşilen iki kişinin anlatımları ile Lêger’deki anlatımlardan Orta Anadolu’da ilk, basit ve ilkel evleri Orta Anadolu Kürtlerinin kendilerinin yapmış olabileceğini, ancak belli bir mimari bilgiyi gerektiren taş evleri dışarıdan gelen Ermeni -veya Yunan- ustaların yapmış olduğunu, yani Orta Anadolu Kürtlerinin Anadolu’ya geldiklerinde mimari konusunda sınırlı bir bilgiye sahip olduklarını ancak daha gelişkin yapılar için gereken mimari bilgiyi Ermenilerden aldıklarını anlıyoruz.

  • El sanatları gelişmiştir

El sanatları, göçebelerin birincil ekonomik faaliyetlerinden, yani hayvancılıktan elde ettikleri ürünleri; yün, kıl ve tiftiği hammadde olarak kullandıkları ikincil ekonomik faaliyetleridir. El sanatlarının gelişmesi hem ham maddesini kendilerinin üretmesi hem de ihtiyaçları olması nedeniyle normaldir. Çadır ya da kıl çadır, kepenek, kilim ve heybe göçebeliğin olmazsa olmaz ihtiyaçlarıdır. O kadarki, Orta Anadolu Kürtlerinin en kalabalık aşiretlerinden Reşȋ Aşiretinin adının, yaşadıkları siyah kıl çadırlardan geldiğini iddia eden bir görüş de bulunmakta.

Bu olay dile de yansıyor normal olarak. Dokuma tezgâhı (Tevn) ve beraberinde kullanılan bütün araçların tamamının, mesala; birek, dapişt, sing, pȋj, hevde, dagir, pij, kirkȋt, vȋtik, vb. isimlerin Kürtçe olduğunu görüyoruz. (Muzaffer Özgür, Orta Anadolu Kürtleri’nde halı sanatı, Bȋrnebûn Dergisi, sayı 2, sayfa 13)

  • Çok gelişmiş sözlü kültür, az gelişmiş yazılı kültür

Bir başka parametre de göçebelerin çok gelişmiş bir sözlü kültüre karşın gelişmemiş yazılı bir kültüre sahip olmalardır.

Bu parametrede Kürtçenin sözlü ve yazılı olarak 100 yıldır yasaklı olması gibi acı bir gerçeklik karşımıza çıkıyor. Kürtçe, örgün ve yaygın eğitimde öğrenilmesi/öğretilmesi yasaklanmaktan öte bir aktif asimilasyon politikası ile yok edilmeye çalışıldı.

Bu yasak ve asimilasyon politikası, göçebe veya yerleşik, Orta Anadolu ya da Kürdistan, yani yaşama biçimi veya coğrafyayla sınırlı bir yasak değildi. Neredeyse, nerede olursa olsun her Kürt bireyini izleyen bir yasaktı.

Yazılı Kürt kültürü son 100 yılda -özellikle diasporadaki- Kürt entelijansiyası ve siyasi gruplar arasında gelişti ve var olabildi. 1990’dan sonra gelişen Kürt Rönesansı ile oluşan kültür kurumları, yazılı kültür konusunda çok büyük bir gelişme sağlamış olsalarda, Kürt yazılı kültürü olması gereken noktanın daha çok uzağındadır. Dolayısıyla göçebe ve yerleşikler arasında sözlü ve yazılı kültürün gelişimini derecelendirecek durumda değiliz.

Ancak Orta Anadolu Kürtleri için dile getirilebilecek bir gerçeklik vardır: Sözlü kültür oldukça zengindir. Özellikle elektriğin dolayısıyla televizyonun geç girdiği küçük köylerin 50-60’lı yıllarını yaşayan sakinleri, kış aylarında bütün bir gece, hatta bazan iki üç gece boyunca anlatılan masalları (Çerok, çȋrok) çok iyi hatırlarlar.

Televizyon demişken, iki noktada, bugün Orta Anadolu Kürtleri için bir varlık ve yokluk sorunu haline gelmiş ‘asimilasyon’ konusunda oynadığı büyük role de değinmek gerekir. Birincisi öncesinde köydeki tek asimilasyoncu öğretmen iken, sonrasında televizyonun her eve bir asimilasyoncu olarak girmesiydi. Artık kış gecelerinde masallar anlatılmıyor, TRT televizyonunda, Türkçe dublajlı Amerikan dizileri izleniyordu. Öğretmenin özellikle çocuklar üzerindeki zorlayıcı asimilasyonunun yerini, izledikleri Türkçe televizyonu anlamak için çaba gösteren bütün köy sakinlerini kapsayan, adeta gönüllü bir asimilasyon almıştı.

Ikincisi, televizyonun kültürün sonraki kuşaklara aktarılmasını engellemesiydi. Bir evde masalcının etrafında toplanmanın, masal dinlemenin yanında, masalın sonraki kuşaklara aktarılması gibi bir fonksiyonu bulunmaktaydı. Masalcının yerine televizyonun etrafında toplanma, kültürün sonraki kuşaklara aktarılmasını engelledi. Sonraki kuşaklara aktarılmayan kültürün yaşaması mümkün değildir. Nitekim yukarıda andığım 50-60’lı yıllarını yaşayan kuşaklar, masal anlatımını hatırlar ama anlatılan masalları hatırlamazlar.

Burada göçebeliğin bir görüngüsü olarak anılmaya değer bir fenomen de Orta Anadolu Kürtleri’nin favori ekmeği yufka ekmektir. Bir sac ve altına konulan üç taş ile yapılabilmesi ile göçebe yaşama çok uygundur.

  • Lêger’deki tanıdık bazı kelimeler

Burada Orta Anadolu’da kullanılan bazı kelimelerin, diğer sürgün ve Kürdistan illerinde de aynı anlamda kullanıldıklarını görüyoruz. Söz konusu kelimelerden bir kısmı Orta Anadolu’daki anlamlarıyla sözlüklerde yer alırken, bir kısmının hiç yer almadığını, bir kısmının da Orta Anadolu’dakinden farklı anlamlarla yer aldığını görüyoruz.

Söz konusu ettiğimiz kelimelerin Orta Anadolu, Kürdistan’ın bazı bölgeleri ile Orta Anadolu dışındaki sürgün coğrafyasında (mesela Çorum) aynı anlamda kullanılmalarının, sürgünün tarihi konusunda açıklayıcı olduklarına inanıyoruz.

  • Bimȋnim, 57.dk, Çorum

‘Biminȋm’, ‘nimandin’ fiilinin çekilmiş (Bimȋnim=bilmȋnim) halidir. Orta Anadolu’da ‘nimandin=limandin’, ‘göstermek’ anlamına gelirken sözlüklerde fiilin iki anlamı bulunmakta;‘dalgalandırmak’ ve ‘suya yatırıp bekletmek’. Göstermek anlamı verilmemektedir. Lêger’de Çorumlu ozan “ez ê wan dêyan jȋ bi we bimȋnim” (Size o köyleri de göstereceğim) derken ‘limandin=nimaandin’ı Orta Anadolu’daki anlamıyla –göstermek– kullanmaktadır.

  • Çex bûn, 34.dk, Kayseri; sema çex bikin, 58.dk, Çorum

Orta Anadolu’da dönmek, geri dönmek, dolaşmak, gezmek, gezinmek anlamına gelen kelime sözlüklerde yer almıyor. Kürtçe’de ‘çex bûn’un -bir yere- geri dönmek anlamını veren vegerȋn ve -bir yere- dönmek, yönelmek anlamını veren zivirȋn fiileri bulunmakta. Yani Orta Anadolu’da çex bûn bu her iki fiilin anlamlarını karşılamaktadır.

Orta Anadolu’nun Sünni-Hanefi Kürtlerinin dilindeki ‘Çex bûn’un Çorumlu Alevi bir ozanın deyişinde de (“sema çex bikin”) aynı anlamda kullanılması, üzerinde durulması gereken bir konudur.

  • Dewdut, 49.dk Adıyaman

Orta Anadolu’da akrabalar, hısımlar anlamına gelen ve Adıyaman’da da aynı anlamda kullanılan kelime, sözlüklerde yer almıyor. Çok büyük bir ihtimalle ‘dê û dot’ (anne ve kız) kelimelerinden oluşan birleşik kelimenin ‘metatez’(metatez için bkz: Emir Celadet Bedirxan ve Roger Lescot, Kürtçe Dilbilgisi, sayfa 52, Doz yayınları, 1997, Istanbul) uğramış halidir.

  • Dewsisê, dewşeş, 57.dk Çorum

11 ile 19 arasındaki sayılar Kürtçe’de çoğunlukla yanzdeh, dozdeh, sêzdeh, çardeh, panzdeh, şazdeh, hevdeh, hejdeh, nozdeh olarak isimlendirilirken, Orta Anadolu’da ve Kürdistan’nın bir bölümünde dewyek, dewdudu, dewsisê, dewçar dewpênc, dewşeş, dewheft, dewheşt, dewneh olarak isimlendiriliyor. Ayrıca Mehmet Öcncü’den Adıyaman’da (Mehmet Öncü, Ferhenga Devoka Semsûrê, sayfa 103, Sȋtav Yayınları, Ekim 2019, Van) ve Leger’de de Çorum’da aynı isimlendirmenin geçerli olduğunu öğreniyoruz.

  • Kwȋr, 36.dk, 56.dk, Çorum

Orta Anadolu’da kör anlamında kullanılan kwȋr kelimesi Çorum’da da aynı şekilde kullanılmaktadır. Kwȋr sözlüklerde yine kör anlamında yer alıyor.

  • Lawik, 36.dk, Çorum; 61.dk, Nurdağı

Orta Anadolu’da oğul, erkek çocuk anlamında kullanılan lawik aynı anlamıyla sözlüklerde yer almaktadır. Eşanlamlısı ‘kur’ ise Orta Anadolu’da kurik şekliyle zarok (çocuk) anlamında kullanılmaktadır.

  • Liyan, 36.dk, Çorum; 44.dk, Adıyaman

Orta Anadolu’da zayıf, acılı anlamına gelen kelime aynı anlamıyla sözlüklerde de yer almaktadır. Kelimeye burada yer vermemizin nedeni Orta Anadolu’da, özellikle ağıtlarda sıkça geçen kelimenin Lêger’de yine Adıyaman’da bir ozanın şarkısında, Çorum’da bir kadının söylediği ağıtta geçmesidir.

  • Şu kirin, 34.dk, Kayseri

Orta Anadolu’da yaygın olarak kullanılan şu kirin fiili de sözlüklerde bulunmuyor. Anlamı, Orta Anadolu’da kanȋn, Kürdistan’ın bir bölümünde karȋn olarak kullanılan fiilin anlamına çok yakın olsa da ve bazen birbirinin yerine kullanılsalar da iki fiilin anlamları arasında bir fark/nüans bulunmakta. Kanȋn, elinden gelmek, edebilmek, yapabilmek, muktedir olmak, yani bir şey yapmaya iradesi, yetkisi veya izni olmak anlamına gelirken, şu kirin ise bir şeyi yapabilecek bilgisi, becerisi ve fiziki gücü olmak anlamına geliyor. Bir işi yapmak ya da yapamamak, ‘kanȋn’de hem özneye ve hem de öznenin dışındaki faktörlere bağlı iken, ‘şu kirin’da daha çok öznenin kendisine bağlıdır.

Orta Anadolu’da çok kullanılan ve yine sözlüklerde bulunmayan ‘şuler’ (Birinin çalışma, iş yapma tarzı) kelimesinin ‘şu’ ile ilintili bir kelime olması ihtimal dahilindedir.

  • Xweng, 36.dk, Çorum

‘Xweng’in xwişk, xwȋşk, xûşk, xûçk, xweh, xwang, xung, (Ji bo Rastnivȋsȋnê Ferhenga Kurdȋ-Tirkȋ, sayfa 300-301, Rûpel Basım Yayın, 2012, Istanbul) gibi çok sayıda eşanlamlıları ya da değişik söylenişleri bulunmakta. Ancak Orta Anadolu’da yaygın olarak kullanılan xweng Çorum’da da kullanılıyor.

  • Lêger, kendi tarihini yazmak ve yeni sorular

Lêger, başta belirttiğimiz gibi üç sorunun cevaplarını aramak için yapıldı ve Orta Anadolu Kürtlerinin Lêger ile cevaplarını aradıkları sorulara eklenecek çok soru bulunmakta: Mesela;

  • Orta Anadolu’daki Şêxbizin aşiretinin mezhebi, Kürtlerin ana mezhebi olan Sünni-Şafiilik iken, Reşȋ, Canbegȋ ve Sewêdȋ aşiretlerinin mezhebinin Sünni-Hanefilik olmasının nedeni nedir?
  • Mehmet Bayrak’ın Lêger’de bahsettiği, Kürdistan’da Êzȋdȋ veya Alevi olup Orta Anadolu’da Sünni-Hanefiliği benimsemek zorunda kaldıkları süreç hakkında neler biliniyor?
  • Anadolu’ya geliş bir sürgünün sonucunda gerçekleştiyse, ağıt yakma geleneği bu kadar güçlü bir halk, neden bir tane ağıt yakmamıştır?

Soruları çoğaltmak mümkün ve cevaplarını aramak Orta Anadolu Kürtlerinin tarihlerinin, yani kayıp hafızalarının aydınlanması için şart.

Yönetmenleriyle, yapımcı PKAN ile, filmdeki kurmaca anlatı ve anlatıyı canlandıran amatör Orta Anadolulu oyuncularıyla, müziğiyle, Lêger bir kendi tarihini yazma girişimidir. Çünkü Kürtler ve Orta Anadolu Kürtleri “Aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar tarih hep avcıları övecektir” Afrika özdeyişindeki gerçeği bilince çıkarmışlardır artık.

Lêger bu konuda bir ilk adımdı ve bir ilk adım olarak işlevini yerine getirdiğine inanıyoruz.

Abdullah Como Kaya-kurdenanatolien.com

Derbar ziman

Check Also

Devoka Reşiyan

Kurdên xwecihî li Anatoliya Navîn (navenda Tirkiyê) Reben Celîkan NASANDINA DEVOKÊ YAN DEVERÊ BI KURTÎ …

Leave a Reply