İran Seyahat-Namesi (5)

Sînê/Senendec

Sabah Divandere’den bir taksi ile anlaşıp, Senendec merkezine varıyoruz. Merkeze vardıktan sonra kahvaltı yapmak için lüks bir restorana giriyoruz. Restoran adeta bir antika dükkânı gibi kültürel objeler ile dekore edilmiş. Yemek siparişini Farsça olarak vermek istediğimizde, siparişi neden Kürtçe (kurmanci) vermediğimizi soran restoran çalışanı ile küçük bir mizahlaşma sonrası yemeğimiz geliyor. Kendilerine rehberlik ettiğim grup üyelerimizden biri, lavaboda elini yıkadıktan sonra cep telefonunu Divandere’den bizi taksi ile getiren Seyyid Muhammedi’nin taksisinde unuttuğunu söylemesi yemeğin tadını kaçıran bir husus olarak bize eşlik etti. İrtibat ve diyaloğa geçtiğim herkesin ismini sorup, resmini çekmek hatta kendilerini videoya almak İran gezimde edindiğim bir adet olduğundan taksi şoförü Muhammedi’nin resmini restoran görevlisine gösterip, tanıyıp tanımadığını soruyorum. Görevli bu şehrin bir buçuk milyon olduğunu, telefonu unutmamız gerektiğini söylüyor. Yemeğimizi yedikten sonra telefonun izini sürmek için taksicilerin yanına gidiyoruz. İran’da iki türlü taksicilik faaliyeti olduğunu, bunlardan biri sarı renkli taksiler diğeri ise arabası olup da ek iş olarak taksicilik yapan diğer herkesi kapsadığını belirtelim. Kendisiyle Senendec’e geldiğimiz taksi malesef ki sarı renkli taksilerden değildi. Yani bulunması çok daha zor. Bu arada bizim telefonu kaybetmemizin üzerinden yaklaşık iki saat geçmiş olmaktaydı. Muhammedi’nin resmini bir taksiciye daha gösterip, meseleyi anlatıp, tanıyıp tanımadığını soruyorum. Taksici onu tanıdığını, evinin 30 km uzakta olduğunu, istesek bizi oraya götürebileceğini söylese de bizim grup elemanları korku ve temkin arası bir hisle gitmememiz gerektiğini söylüyor. Ben taksiciye şayet telefonu bize getirirse kendisine talep ettiği takdirde telefon ücreti kadar bir ücreti vereceğimi söyleyip, telefon numaramı kendisine verip onun da telefon numarasını alıyorum.

Yine kaybolan telefonu ayrı bir halkada aramak için polis kontrol noktasından da yardım istemeye gidiyoruz. Polise durumu anlattığım vakit yaptığı ilk hareket bize şüphe ile yaklaşıp, pasaportuma bakmak oldu. Bense güzel ifadelerle bize yardımcı olması için kendisine gelmediğimi ifade ediyordum. Bu şekilde polis de bize herhangi bir yardımının olamayacağını söyledi… Biz telefon bir daha bulunmaz hissiyle bir dükkana girip çanta almaya gidiyoruz. Yaklaşık 30 dk sonra Muhammedi’nin evini bildiğini söyleyen diğer taksiciyi arayıp ne yaptığını sorduğumda, yolda olduğunu beni arayacağını söylüyordu. Bir 30 dk daha geçtikten sonra çalan telefonumu açtığımda arayan kişi telefonu bulduğunu ve gelip alabileceğimizi söylüyordu. Biz 10 dk sonra taksicinin bize tarif ettiği yere gidip, kendisini ümit ile bekleyip, kameralarımız açık bir şekilde beklemeye koyulduk. Zira bizim için önemli olan ve birçok kişinin başına gelme ihtimali olan bu durumu video ile kayıt altına almak istiyorduk. On dk sonra gelen adam ile hasbihal edip, elindeki telefonu bana uzattığı zaman hemen aldım, oysa o telefon kendisinindi  Cebinden bizim telefonu çıkardığı vakit oldukça güzel, nostaljik ve merdane bir atmosfer oluştu. Kendisine kalbi teşekkürlerimizi sunup, gittiği yolun iki katı bir ücreti de teşekkür babında kendisine uzattığımızda almak istemese de ısrarlarımız sonucu kabul etti. Ardından bize Kürtlerin mert olduklarını, rojava, rojhılat, başur ve bakur’un bir ve aynı olduğunu söyleyip kültürel tabandan siyasi cenaha geçen otantik bir konuşma da yaptı. Kendisine tekrardan, bu yazı sebebiyle teşekkürlerimi gönderiyorum.

Senendec Mahabad’ın siyasi mirasını kültürel forma dönüştüren bir buçuk milyonluk bir şehir. İran’ın Diyarbakır’ı diyeceğim ama Diyarbakır Senendec gibi maalesef, müteessifane, mixabin olamıyor. Sebepler bir kitabın içeriğine doldurabilecek kadar çok… Senendec’te bir iki parça bir şeyler alıp, tümen bozduruyoruz. Tümen bozdurduğum biri karizmasıyla ve sorduğu sorularla beni şaşırtıyor. Sorduğu siyasi soruları ve yine kendisinin verdiği cevapları belki sonra yazarım. Gidilecek yerleri tespit ediyoruz. En önemlisi Kürt Müzesi. Kürt tarihinin en azından İran kısmının önemli bir bölümü, ortasında küçük bir havuz, dört tarafının iki katlı olarak çevrelendiği bir mekan ile muhafaza altına alınmış. Senendec Kürdistan Eyaleti’nin merkezi. Kültür ve sanat merkezi. Diyarbakır B.şehir belediye neden bir Kürt Müzesi yapılmadığını sormak lazım. Elbette bu felsefe ve feraset işi olduğundan, topu siyasi cenahın baskısına atmadan cevaplamaya çalışmak lazım. Kürt Evi’ni itina ve şaşkınlık içerisinde geziyor ve video ile kayıt altına alıyorum. Kürt Müzesi’nde adeta yok yok… Kürt kültürüne ait isim, resim, şekil, mimari, sanatçı ve siyasi öznelerin çoğu kayıt altına alınıp, küçük bir ücret mukabilinde sergilenmiş.

 

Dört tarafı mamur bir şekilde arz-ı endam eden Müze Evi’nin içini video ile kayıt altına aldıktan sonra avluya çıkıyoruz. Avluda çeşitli yerlerden ve şehirlerden gelen ziyaretçiler var. Birine selam verip, kim olduğunu ve Müzeyi görme amacının ne olduğunu soruyorum. Yirmili yaşlarda olan genç kız, isminin Tara olduğunu ve milli hissiyatlarını güçlendirdiği, kendisini iyi hissettirdiği için belirli aralıklarla Kürt Müzesi’ni ziyaret geldiğini ifade ediyor. Aslen Senendec’li olup, Tahran’da Elbise Tasarımcısı olarak çalışan Tara’dan bu engin ferasetli açıklamalarını da video ile kayıt altına aldıktan sonra, bize taksisi ile binlerce yıllık köylere (elbette köy demeye milyon şahit ister) eşlik edecek olan sevgili Puya ile Palıngan’a doğru yola çıkıyoruz.

 

-Devamı var-

Rıdvan Yıldız

instgram: ridvanyildiz2121

 

Hûn dikarin van nivîsan jî bixwînin.

Kürd Aile Yapısının Ulusal Mücadelemizdeki Yeri Ve Önemi

Herhangi bir milleti ve toplumu sömürebilmenin , onları köleleştirmenin en sinsi ve kolay yolu bahsi …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir