Kürt Dili Edebiyatı ve Kültürü

Kürt Dili üzerine akademik bazda inceleme ve araştırma yapan bilim dalına verilen isimdir.

Kürdoloji Kürt dili edebiyatı
Kürdoloji, Kürt dili, edebiyatı, tarihi, etnografyası gibi Kürtlere ve yaşadıkları coğrafyaya dair araştırma ve çalışmaları kapsayan bir bilimdir. Kimi zaman bu terim yerine, “Kürt incelemeleri” ifadesi de kullanılmaktadır. Uluslararası düzeyde ve akademik çalışmalarda Kürdoloji olarak kullanılan bu kavram (Fransızca Kurdologie, İng. Kurdology, İt. Curdologia, Hol. Coerdologi) Türkiye’de, resmi olarak, Kürtler bir halk, Kürtçe de bir dil olarak kabul edilmediğinden, kullanılmamaktadır.

Yaşamının yirmi yılını Musul ve Amadiye’de Kürtler arasında geçiren Garzoni 1764-1770 yılları boyunca söz konusu eseri üzerinde çalışmıştır. “Grammatica e Vocabolario della Lingua Kurda” adıyla İtalyanca 288 sayfa olarak yayımlanan kitabın, 220 sayfası dilbilgisi ve İtalyanca-Kürtçe sözlük olarak düzenlenmiştir. Kürt dilbilimcileri ve araştırmacılarının günümüzde 40 bin sözcüklü Türkçe-Kürtçe sözlük aşamasına ulaşmalarında Garzoni’nin hazırladığı 4600’e yakın Kürtçe-İtalyanca sözcüğün katkısı yadsınamaz. Kitabın ikinci baskısı, 1826 yılında yapılmıştır. Kürtler ve Kürdoloji üzerine kapsamlı çalışmalarıyla tanınan Bazil Nikitin de Kürt dili ve kültürüne dair bilimsel çalışmalara temel kaynak ve başlangıç olması bakımından Garzoni’yi anmaktadır.

Bir başka araştırmacı, Alessandro De Bianchi 1863 yılında İtalya’da yayımlanan araştırmasında Kürt kültürü, tarihi, gelenekleri ve dini inançlarından söz etmektedir. Yine Mirella Galetti’de “13. ve 19. Yüzyıl İtalyan Kaynaklarında Kürtler ve Kürdistan” araştırmasında yedi yüz yıl boyunca Kürtlere ilişkin yayımlanmış eserleri irdelemektedir. 1973-1978 yılları boyunca dünyanın birçok kütüphanesinde araştırmalarda bulunan, kaynakları birleştiren ve onlarca İtalyan araştırmacının birçok eserini kaynak gösteren Mirella Galetti’nin 1978 yılında yayımlanan bu eseri, İtalya’da Kürtlere ilişkin yayımlanmış birçok eserin toplamını kapsayan nitelikli bir çalışma olarak kabul görmüştür.
Kürtlere ilişkin birçok başka araştırma, Alman araştırmacılar tarafından yayımlanmıştır. Almanya’da en eski belgenin 1473 yılında Johann Schitberger tarafından kaleme alındığını, Cemal Nebez tarafından 1974 yılında Bağdat’ta yayımlanan “Almanya’da Kürdoloji’nin Kısa Bir Geçmişi” adlı çalışmasından öğrenmekteyiz.1 Yine 1799 yılında “Anadolu, Gürcistan, Ermenistan, Kürdistan, Irak ve Cizre” adlı seyahatnamenin yazarı J. Berg’in eserinde Kürtlerin sosyal ve kültürel yaşamına dair bilgiler yer almıştır. 1813-1887 yılları arasında yaşamış olan Moritz Wagner’in 1852 yılında Leipzig’te yayımlanan “Fars ve Kürt ülkesine Yolculuk” isimli eserinde Kürtlerin yaşamına kapsamlı olarak yer verilmektedir. Yazar, Kürt etnografyasını da ayrıntılı olarak incelemiştir. Osmanlı İmparatorluğu ile anlaşmalar gereği bir Alman subayı olarak görev yaptığı 1838 yılında izlenimlerini yazan Hellmut von Moltke ise “Türkiye Mektupları” adlı kitabında Kürtleri anlatmış ve bölgeyi bir çok yanıyla tanıtmıştır. Moltke’nin Kürtlere dair bir incelemesi “Das Land und Volk der Kurden” adıyla ölümünden sonra 1892’de Berlin’de yayımlanmıştır. 1824-1912 yılları arasında yaşayan ve Alman edebiyatında önemli bir yeri bulunan Karl May’ın “Vahşi Kürdistan’dan Geçiş” ismiyle bir romanı 1892’de yayımlanmış, birçok baskısı yapılmıştır.

1840-1930 arasındaki yıllar, Almanya’da Kürdoloji bakımından verimli ve parlak yıllar olarak değerlendirilmektedir. Rus ve Alman bilim adamları arasında gelişen ilişkilerin de etkisiyle Almanya’da Kürdoloji kulübü güçlenmiştir.

Almanya’da, E. Rödiger ve A. F. Pott’un Kürtçe üzerine ilk çalışmalarını kapsayan, “Kürt İncelemeleri”nde, Kürtçe’nin İrani diller içerisinde, bağımsız bir dil olduğu saptanmaktadır. Kürt dili üzerine araştırma ve çalışmalar yapan diğer bir Alman Doğubilimci ise Prof. Ferdinand Justi’dir. Justi, 1880 yılında “Kürtçe Gramer” adlı araştırmasında Kürtçe’nin tarihi ve etimolojisi üzerinde yoğunlaşmıştır. Justi, M. A. Jaba tarafından hazırlanmış “Kürtçe-Fransızca Sözlük” üzerinde de çalışmış ve 1879 yılında Petersburg’da yayımlanan bu sözlüğe bir önsöz yazmıştır. Ferdinand Justi’nin “Kürtçe’de Yabancı Sözcükler üzerine Notlar”, “Kürtçe’de Hayvan İsimleri” adlı eserleri Fransızca’ya ve başka dillere çevrilmiştir. Kürt dili ve folkloru alanında birçok inceleme yapmış en büyük Alman Doğubilimcilerinden biri sayılan Prof. Albert Socin (1884-1899) ile E. Prym’in ortak çalışması olarak yayımlanan iki bölümden oluşan başka bir derlemede ise, Ehmedé Xani’nin Mem u Zin’i ve yine Zembilfroş gibi ünlü Kürt halk destanlarıyla beraber birçok Kürt halk türküsü yer almıştır. Bu derlemenin sonuna A. Socin tarafından bir de Kürtçe-Almanca sözlük eklenmiştir.

Berlin üniversitesi Doğu dilleri dekanı olan Prof. Eduard Sachau, bilimsel araştırmalarda bulunmak üzere Kürtlerin yaşadığı bölgeye gitmiş; “Suriye ve Mezopotamya’da Yolculuk” isimli kapsamlı çalışmasından sonra “Dicle ve Fırat Dolayında” adıyla 1900 yılında Leibzig’de diğer eserini yayınlanmıştır. Prof. Sechau’nun dekanlığı döneminde Berlin üniversitesi Kürdolojinin önemli bir merkezi olarak görünmektedir. Yine, Kürt edebiyatında saygın bir yeri bulunan Melayé Ciziri’nin “Divan”ı 1904 yılında Prof. Martin Hartman tarafından Berlin’de yayınlanmıştır.

Fransa’da ise, 17. ve 19. yüzyıllar boyunca yapılmış Kürdolojiye ilişkin fazla sayıda belge bulunmaktadır. J. Bapiste Tavernier (1605-1689) Asya’ya yaptığı altı uzun yolculuktan sonra İran, Türkiye ve Irak Kürdistanı’na ilişkin gözlemlerini “Les Six Voyages de J. B. T. La Haye, 1718” olarak yayınlamıştır. Fransa, Amerika, İngiltere, Avusturya, Hollanda, İskandinavya ülkeleri (İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’da özellikle 20. yüzyıldan sonra olmak üzere) Kürtlere ve Kürtçe’ye ilişkin sosyolojik ve dilbilimsel olarak hayli araştırma yapılmıştır. Rusya, İran, Suriye ve Irak Kürdoloji alanında ayrıntılı çalışmaların yapıldığı ülkelerdir.

Amerika’da Kürt dili üzerine yapılan ilk çalışma 1851-1865 yılları arasında Hakkari’ye yerleşen misyoner S. A. Rhea tarafından yapılmıştır. Gramer çalışmasının sonuna Kürtçe-İngilizce 1600 sözcükten oluşan bir de sözlük eklenmiş olan Rhea’nın bu çalışması 1872 yılında basılmıştır. 1919 yılında Mahabat yöresinde konuşulan Mukri diyalekti üzerine çalışmalar yapan L. O. Fossum’un çalışmaları ise “Pratik Kürtçe Bir Gramer” adıyla yayımlamıştır. Yine Michigan üniversitesi’nde çalışan Prof. N. Mc Carus 1958 yılında Kürtçe’nin Süleymaniye Lehçesi üzerine çalışmalar yapmış, ardından “Kürtçe-İngilizce Sözlük” hazırlamıştır. Ayrıca Irak’lı Kürdolog C. Celal Abdullah ile beraber “Kürtçe Temel Kurs” çalışmasını ve ders malzemelerini de hazırlayıp yayınlamışlardır.

“Kürdolojinin anavatanı” olarak ifade edilen çarlık Rusya’sında Kürtlere ve Kürtçe’ye dair tarihsel bir ilgiden söz etmek olasıdır. öyle ki bir dönemin St. Petersburg’u Kürt araştırmalarının önemli bir merkezi haline gelmiştir. özellikle 19. yüzyıldaki savaşlardan sonra Kürtler, Rusların ilgi alanında olmuşlardır! Ancak Rusya’da Kürtler hakkında yapılan ilk çalışma P. S. Pallas’ın (1741-1811) hazırladığı “Tüm Diller ve Lehçelerin Karşılaştırmalı Sözlüğü” isimli dilbilimsel çalışma içinde bulunmaktadır. 149 Asya ve 51 Avrupa dilini kapsayan sözlüğün 77. bölümünde Kürtçe’ye yer verilmiştir. Pallas’ın bu çalışmasındaki Kürtçe sözcükler, J. A. Güldenstadt’in 1768- 1775 yılları süresince Kafkasya bölgesinde yaptığı araştırmalardan elde ettiği sözcükler arasından seçilmiştir. Güldenstadt’in 1781 yılında çalışmalarını yayımlayamadan ölmesinden sonra araştırmaları 1787 yılında, “Reisen durch Russland und Gaucacischen Gebürge, hrsg. Von P. S. Pallas, T. I-II, s. Pbg. 1787-1891” adıyla yayımlanmıştır. 19. yüzyılda Petersburg Kürdoloji’nin önemli bir merkezi olarak, sadece Rus araştırmacılara değil, Fransız, Polonyalı, Alman birçok araştırmacıya çalışma olanağı ve katkı sunmuştur.

Kazan üniversitesi’nde İran filolojisi üzerine araştırmalar yapan I. N. Berezin de (1818-1896) daha sonraları Kürtçe ve ağızlar üzerine yaptığı çalışmalarla anılmaktadır.
Kırım savaşında esir düşen ve Kürtlerle yüz yüze görüşerek çalışmalarını sürdüren diğer bir Doğubilimci ve Kürdolog ise 1827-1884 yılları arasında yaşamış olan P. I. Lerx’tir. Kürt tarihi ve etnografyası alanını kapsayan temel eseri olan “İran Kürtleri ve Onların Ataları Olan Kuzey Haldeliler üzerine Araştırmalar”ı üç kitap olarak yayınlamıştır. Lerx, ilk kitabında Kürtlere dair genel açıklamalarda bulunurken, İran, Türkiye ve Rusya’daki Kürtler üzerinde titizlikle durmaktadır. Lerx, ikinci kitabında Kurmanci ve Zazaca metinlere ve bunların Rusça çevirilerine yer vermektedir. Dilbilimsel çalışmalar ile Kurmanci ve Zazaca sözlük çalımaları ise üçüncü ciltte bulunmaktadır.

1848-1866 yılları arasında Erzurum’da Rusya Konsolosu olarak görev yapan Polonyalı A. D. Jaba da Kürt dili ve edebiyatı üzerine birçok çalışma yapmıştır. çalışmaları, “Receuil de Notices et Extraits Kurdes” olarak 1860 yılında Petersburg’ta yayınlanmıştır. Kürtçe’yi de öğrenen Jaba Kürt aydını ve yazar M. Mahmut Beyazidi ve diğer önde gelen Kürt şahsiyetleriyle tanışarak Kürtlere ve Kürtçe’ye dair bilgisini artırmıştır.2 Araştırmalarını sürdüren Jaba daha sonra, Kürtçe-Fransızca bir sözlük, bir konuşma sözlüğü ve yayımlanmamış bir Fransızca-Rusça-Kürtçe sözlük hazırlamıştır. Jaba’nın çalışmaları Rus Bilimler Akademisi ve Asya Müzesi tarafından desteklenmiştir. Doğubilimci Bernhard Dorn’un (1805-1881) önerileri ve isteğiyle Kürt folkloru, Kürt dili ve edebiyatı, etnografya ve Kürt tarihi üzerine de çalışmalar yapmıştır. Jaba’nın Kürdolojiye diğer büyük katkısı Ferdinand Justi’nin yardımlarıyla gerçekleştirdiği 15.000 sözcüklü “Kürtçe-Fransızca Sözlük” tür. (A. Jaba, Recueil et Resits Kourdes, St. Petersburg, 1879) Jaba’nın kapsamlı ve titiz çalışmaları 17 Ekim Devrimi’nden sonra birçok Sovyet bilim adamınca değerlendirilmiştir. M. B. Rudenko’nun 1957 yılında yayınladığı “A. Jaba’nın Koleksiyonu-Kürt El Yazmaları” çalışması Doğubilimci ve Kürdologlar tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.

19. yüzyılda Kürdoloji alanında Rusya’da yapılan diğer bir önemli çalışma da ‘Kürt tarihi’ olarak kabul gören Þeref Han’ın Þerefname adlı eserinin Rusça’ya çevrilmesidir. 1597’de Farsça yazılmış olan Þerefname beş yüz yılı kapsayan Kürt tarihi olarak değerlendirilmektedir. Þeref Han’ın kendi el yazısıyla son düzeltmelerini yaptığı ve 1599 tarihini düşerek imzalamış olduğu nüsha 1828 Rus-İran savaşından sonra Petersburg’a getirilmiş, V. Veliaminov-Zernov tarafından “Scheref-Nameh ou Histoire des Kourdes, Preince de Bidlis” adıyla Farsça yayımlanmıştır. Bir süre sonra Farsça’dan Rusça’ya F. B. Charmoy (1793-1863) tarafından çevrilen Þerefname, ilk cildi 1868’de, son cildi 1875’te olmak üzere dört cilt halinde “Cheref-Nameh ou Fastes de la Nation Kourde” adıyla yayımlanmıştır.

Uzun süre Kürtlerle yaşayan ve Kürtçe’yi de öğrenen Prof. S. A. Egiazarov Kürtçe’ye ilişkin bilimsel çalışmasını Tiflis’te 1891 yılında “Erivan Kazasındaki Kürtlerin Kısa Etnografik Denemesi” adıyla yayınlamıştır. Başka bir Rus dilbilimci olan, A. Chodsko, Fransa’da çalıştığı 1857 yılında Kürtçe’nin Güney lehçesi olarak değerlendirilen Soranice üzerine yürüttüğü çalışmasını, “Etudes philologiques de la Langue Kurde (dialecte Suleimanie) ” adıyla, Paris’te, Jornal Asiatique’te 1857’de yayınlamıştır.

Fransa’da 20. yüzyıl başlarında başlayan Kürdoloji çalışmaları daha sonra, 1945 yılında Paris’te açılan Kürdoloji Kürsüsü’nün çalışmaları içinde süregelmektedir. İlk yıllarda Kürt dili üzerine yoğunlaşan Kürsü’de daha sonraları, Kürt uygarlığı ve tarihi ele alınıp incelenmeye başlanmıştır. Bu Kürsü’nün çalışmaları Sorbonne üniversitesi’ne bağlı bulunan Doğu Dilleri ve Uygarlıkları Ulusal Enstitüsü’nde de sürmektedir. Paris Kürdoloji kürsüsünün 1945 yılından itibaren başkanlığını yürütmüş ve Kürdoloji alanında önemli çalışmalar yapmış olan Roger Lescot’un (1914-1975) 1946 yılında Þam’a görevli gitmesinden sonra onun yerine Kürdoloji Kürsüsü’nün başına Kâmuran Bedirxan (1895-1978) getirilmiştir. 1983 yılında Fransa’da Paris Kürt Enstitüsü kurulmuş ve 1984 yılında İsveç-Stockholm Yüksek öğretmen Okulu bünyesinde Kürtçe bölüm açılmıştır. Burada Kürt dili, tarihi, edebiyatı gibi dersler verilmektedir. Yine Almanya ve Hollanda’da da bu alanda akademik çalışmalar sürdürülmektedir.

1917 Büyük Ekim Devrimi Kürt dili ve kültürünün gelişiminde de önemli bir rol oynamıştır. Sosyalist devrim sadece araştırma ve bilimsel çalışmalar alanında değil Kürtçe’nin gelişiminde eğitim ve öğretimde de geniş olanaklar yaratmıştır. Doğu halklarının esarete ve sömürüye karşı mücadelesinde olduğu kadar onların kültürlerinin gelişiminde maddi ve manevi büyük katkılar sunan Sovyetler Birliği, Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi Doğubilimleri Enstitüsü başta olmak üzere hemen her ulus için araştırma ve incelemelerde bulunan birçok bilimsel araştırma merkezine olanak yaratmış ve bunları geliştirmiştir.(3)

1931 yılında Leningrad Devlet üniversitesi, İranoloji Kürsüsü bünyesinde oluşturulan Kürt Semineri, Kürdoloji alanında önemli ve bilimsel bir dayanak oluşturmaktadır. İlk defa Kürt bilim adamları, Kürt olmayan bilim adamlarıyla çalışmaya Sovyetler Birliği’nde, burada başlamış oldular. Daha sonra ilk Kürt Kürdologlardan olan Erebé Þemo, Qanede Kurdo ve Isak Sukerman Kürtçe üzerine çalışmalar yapıp yayınlamışlardır. 1934 yılında Birinci Kürdoloji Kongresi düzenlenmiş, çalışmalar yoğunlaştırılarak sürdürülmüştür. 1957’de Taşkent’te toplanan Tüm Sovyet Doğubilimcileri Kongresi’nde Sovyet Kürdologların sundukları bildiriler Kürdoloji’nin gelişimi açısından çok önemli rol oynamıştır. 1958 yılında Ermenistan Bilimler Akademisi-Doğubilimciler Bölümünün açılmasının ardından Türkoloji, İranoloji, Kürdoloji ve Arabistik çalışma gurupları oluşturulmuştur. 1959 yılındaki Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi Doğubilimleri Enstitüsü’nün Leningrad Dalı bünyesinde açılan Kürdoloji Bölümü bu çalışmaların merkezi olarak işlev görmüştür. 1940 ile 1984 yılları arasında Sovyet Kürdolojisi’nin değişik dallarında 19’u Kürtçe üzerine olmak üzere 75 doktora tezi hazırlanmıştır.

ünlü Sovyet Doğubilimcileri N. Marr, I. Orbeli, V.A. Gordolevkski ve V. F. Minorsky ve birçok Sovyet bilim adamı Kürdoloji’ye neredeyse hayatlarını adamışlardır. Ekim Devrimi’nden birkaç yıl sonra Hakop Gazaryan’ın hazırladığı Kürtçe alfabe, “Þems” 1921’de yayımlandı.

Kürdolog ve Doğubilimci Minorsky ilki 1873 yılında Paris’te toplanmış olan ve 3-4 yılda bir toplanan Uluslararası Doğubilimcileri Kongresi’nin 8 toplantısına katılmış ve Kürdoloji üzerine katkılarda bulunmuştur. 1938 yılında Brüksel’de gerçekleşen Uluslararası Doğubilimcileri 20. Kongresine sunduğu “Kürtlerin Kökeni” bildirisi uluslararası düzeyde önemsenmiştir. Bugün, İtalyan Garzoni “Kürdoloji’nin babası”, Sovyet V. F. Minorsky ise; “Modern Kürdoloji’nin babası” olarak anılmaktadır.

Ancak, dünyada durum böyleyken, Türkiye’de Kürdoloji prangaya vurulmuştur. Hem Kürtlerin yaşadığı diğer coğrafyalardaki bilimsel ve kültürel gelişmelere, diğer ülkelerdeki çalışmalara bakıldığında açıkça görülen Türkiye’de Kürtler ve Kürtçe’ye ilişkin baskı ve inkârın süregeldiğidir. Oysa tarihte bu topraklar Kürt kültürü bakımından önemli bir kaynak olmuştur. özellikle, Beyazid, (Doğubeyazıt) Diyarbakır, Hakkari ve Bitlis şehirleri Kürt kültürünün önemli merkezleriydi. Ahmedé Xani, Þeref Han, Mahmut Beyazidi başta olmak üzere bir çok Kürt aydın ve düşünürü buralarda yetişmiştir. ünlü Türk gezgini Evliya çelebi 10 ciltlik Seyahatname’sinde Kürtler ve –kendi ifadesiyle– Kürdistan üzerine ayrıntılı bilgiler vermiştir. Evliya çelebi kendi dönemi bakımından Avrupalı ve Batılı diğer gezginlerden daha kapsamlı bir gözlemle dönemin Kürdistan’ına dair önemli bir kaynak bırakmıştır. ‘Evliya çelebi Seyahatnamesi’ birçok dile çevrildiği gibi, ilk defa 1979 yılında Irak’ta Kürtçe’ye de çevrilerek yayımlanmıştır.4 Bazı araştırmacılar Evliya çelebi’nin eserini Kürt tarihine tutuğu ışık bakımından Þerefname’den sonraki önemli ikinci kaynak, “… Kürtler hakkında ilk sosyolojik çalışma” olarak değerlendirmektedir.5

önemli bir geçmişi olan ve büyük bir literatür oluşturan Kürdoloji çalışmalarının küçük bir dökümünü yapmaya çalıştığımız bu yazı, günümüzde küçük bir ilçede kendi dillerinde edebiyat ve dil araştırmaları yapmaya çalışan on iki Kürt aydınının başına gelenleri tarihsel bir trajedi olarak değerlendirmemize yardım ederse, amacına ulaşmış olacaktır.

kurtedebiyati.blogspot.com

1. Rohat, “Kürdoloji Biliminin 200 Yıllık Geçmişi” s. 33
2. Mahmut Beyazidi’nin Jaba’nın çalışmaları içerisinde bulunan “Kürt Adetleri ve Gelenekleri” isimli el yazması 1963 yılında Moskova’da yayınlanmıştır.
3. A. Bonnard, “Sovyet Edebiyatı üzerine”, s. 16, Evrensel Basım Yayın
4. Seid Nakam, “Seyahatnameyi Ewliye çelebi”, Bağdat,1979
5- Martin van Bruinessen, “Onyedinci yüzyılda Kürtler ve Dilleri: Kürt Lehçeleri üzerine Evliya çelebinin Notları, Studia Kurdica”, No: 1-3, Paris-1985

* Nübar adlı Kürtçe-Arapça sözlük 1892 yılında İstanbul’da Yusuf Ziyaeddin Paşa tarafından “El Heddiye’l-Hamidiyye fi’l-Lügati’l-Kurdiye” adıyla yayınlanmıştır

Hûn dikarin van nivîsan jî bixwînin.

Dünya yeni bir savaşın eşiğinde iken, Birinci Dünya Savaşı sürecinde Kürdlerin tehcirini hatırlamak

Bugün dünyada ve bölgemizde yaşanan toplumsal-siyasal gelişmeler ve bu bağlamada genel olarak şekillenmekte olan siyasal …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir