Başkan Qazî Mihemed, Sedrî ve Seyfî Qazî’nin İran Mahkemesindeki Savunması

Yüzbaşı Keyomers Salih: “Qazîlerin mahkemesinin sonuçlanması ve idam edilmelerinden sonra, ben bu olayların tümünü mübalağasız ve eksiksiz bir şekilde Mehname’de ve önemli olayları da Tac Kiyanî broşüründe yayınladım. Ancak dağıtmadan önce, askeri mahkeme tarafından çağırıldım ve orda bana dediler ki, Qazî’lerin gizli mahkeme tutanaklarını açıkladığın için suçlusun. Bu nedenle yüzbaşılık rütbem kaldırıldı ve bir yıl da hapis cezasına mahkum edilerek tutuklandım. Bundan dolayı bir taraftan Mehname’nin basımı durduruldu ve diğer taraftan da bu haberler dağıtılmadı.

Keyomers Salih, 1943-1946 yılları arasında Kürdistan ve Azerbaycan’da meydana gelen olayları da Mehname’nin 44-66 sayılarında yayınlamıştır. Ve ondan sonra da uzun bir süre Kürdistan ve Azerbaycan’la ilgili ayrıntılı birçok haber yayına hazırlamış, bu haberlerin bir kısmı yayınlanmış ve bir kısmı da arşivlenmiştir. Keyomers, bu bilgileri, cezasını bitirip özgürlüğüne kavuştuktan sonra Mehname’nin 75. sayısında yayınlamıştır. Aynı şekilde Mehname’nin 1946 yılında çıkan 66. sayısında da şunları yazmış; “İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Ingiliz ve Rus askerleri geri çekilir, İran askerleri harekat başlatır.”

Mehname sayılarının çoğunda İran Şah’ına gönderilen sadakat ve güven mektuplarının (bunlardan bazıları: Dîborkî Elî Yar Es’ad kuvvetleri, Mameş aşireti reisi Qeranî Axa Eşayer, Herkili Reşit Bey ve Hesen Tilo, Quqyas Mamedî ve Nûrî Begê Begzade, Mihemed Emîn Çepê Herkî, Hemzeyê Qadirî Mameş ve diğerleri) bazıları yayınlanmış, bazıları da askeri arşivde korunmuştur. Bunlardan en önemlisi de Umer Xanê Şikakî’nin Sarayla olan ilişkisini gösteren mektubudur ki o dönemde Umer Xan Kürdistan Cumhuriyeti’nin alay komutanı rütbesinde idi. Seqiz ve çevresinden Şah’ın sarayına güven vermek için gönderilmiş 17 adet mektup mevcuttur. Bu mektuplarda İran Şah’ına olan sadakati dile getirilmekte, kendini İran Şah’ının Saray yönetimine tanıtmakta ve aynı zamanda Sarayın vereceği bütün emir ve görevleri yerine getirmeye hazır olduğunu belirtmektedir. Bu mektuplar İran askeri arşivinde korunmaktadır.

Belirtmek gerekir ki Dîbork kuvvetlerinden sorumlu Elî Yar, gönderdiği mektuplardan birinde, Başkan Qazî Mihemed ile birlikte Bakü ve Rusya Azerbaycanı’na gidişlerini ve burada yapılan görüşmelerin sonucunu, eksiksiz olarak uzun ve ayrıntılı bir şekilde İran Sarayına yazıp  onları bilgilendirmiştir.

Birkaç satırda bütün mektupların içeriğini dile getirmek mümkün değildir; ancak mektupların içeriğinin yaratığı etki bakımından, Elî Yar’ın bu mektubu Cumhuriyet’e vurulan en büyük darbedir. Umer Xanê Şikakî, sayı itibarıyla Saraya en çok mektup gönderen kişidir. Rus askerlerinin Kürdistan’dan çekilmesinden sonra, Umer Xan tarafından alelacele Şah’a gönderilen mektupta, bir an önce İran askerlerinin Kürdistan’a yetişmesini talep ederek şöyle der: “Bütün Şikak aşireti ile birlikte İran Şah’ının bir subayı gibi emirlerinizi yerine getirmeye hazırız.” Bunun için de, Şah’a olan sadakatini ispatlamak üzere, her iki oğlunu Kadir ve Lezgîn’i Tahran’a Şah’ın yanına gönderir ki İran askerleri Kürdistan’a ve bilhasa Mahabad’a doğru gelince, onlara rehberlik ve koruyuculuk yapsınlar.

Umer Xan’nın dışında, birçok aşiret reisi ve yerel kuvvet sorumlusu da, İran Şah’ına güven vermek ve askerlere rehberlik yapması için oğullarını, kardeşlerini ve güvendiği adamlarını Tahran’a göndermişlerdir.

***

Keyomers Salih Yazıyor:  “17 Kasım günü top, cephane ve birkaç tanktan (eski ve işe yaramaz tanklar) oluşan İran askeri birlikleri, Tahran’dan Tebriz’e doğru yola çıkar ve üç gün sonra yani 20 Kasım’da Tebriz şehrinin yakınlarına ulaşırlar. Bu haberin duyulmasıyla birlikte Azerbaycan hükmetinin bütün yöneticileri ülkeyi terk ederek Rusya’ya kaçtılar; ancak İran askerleri birçok yönüyle emin olana kadar yani ayın 21’ine kadar şehre girmekten kaçındılar.

Tebriz şehri kontrol altına alındığı zaman, ben derginin yeni sayısını hazırlamak üzere Tahran’a döndüm.

Sonraki günlerde çıkan kararla İran askerlerine Kürdistana doğru ilerleme emri verildi. Amaç, Kürdistan Cumhuriyeti kurulduğu zaman Sinê, Kamyaran, Dîwander ve Saqiz yakınlarında yerleştirilen birkaç askeri birliğe de ki bunlar -bazen Kürdistan Cumhuriyeti askeri birlikleriyle zaman zaman çatışmaya girerlerdi- Mahabad’a doğru ilerleme emri verilmişti.

Ortak bir kuvvetin oluşturulması amacıyla, Tahran’daki bir kısım askeri birlikler, diğer bazı İran askeri birlikleriyle Tebriz’de birleştirilerek, Qazvin yolundan Kürdistan’a doğru gönderildiler. Bu kuvvetler 20 Kasımda Saqiza ulaşır, oradan da Kürt aşiret reislerinin rehberliğinde ve Bokan yolundan Mahabad Cumhuriyeti’ne doğru yola çıkarlar.

Bu kuvvet, 29 Kasımda Mahabad’a ulaşır ve çok sayıda subay alelacele bir şekilde Qazî Mihemed, Sedrî ve Seyfî Qazî’yi aramaya başlayıp yakalamak ister. İran askerleri karargahını Mahabad’ta kurduktan sonra, aynı gece telsiz ile Tahran’la ilişki kurup Qazî’lerin durumunun(kaderinin) ne olacağını sorarlar. Bu arada Qazî de tutuklanarak karargah komutanlığına getirilmişti.

Meydan mahkemesinin yapılabilmesi için bir komitenin kurulduğu ve komitenin yargılama yapmak üzere Mahabad’a doğru yola çıktığı ile ilgili ferman, Tahran’dan çok çabuk geldi. Gulam Husên Ezîmî başkanlığında ve Savcı Albay Hesen Kufanyan ile hakim Sergurd Cafer Sanıî’den oluşan mahkeme komitesi Albay Emîr Hoşeng Xilitbarî gözetiminde 6 Aralık günü Mahabad’a ulaşır ve Qazî’lerin yargılanması için toplanmaya başlar.

Ben, mahkeme komitesinin Qazî’leri yargılamak üzere yaptığı bütün oturumlarında hazır bulundum. Mahkeme oturumları birkaç saat sürüyordu. Bütün soru ve suçlamalar, savcı Hesen Kufanyan tarafından yöneltiliyordu. Diyebilirim ki sorular yeterince net değildi ve suçlamaların çoğu da sanıklar (Qazî’ler) tarafından reddediliyordu. Qazî’ler çok cesaretli bir şekilde suçlamaların ispatlanması için belge istiyorlardı. Ancak suçlamalar ve mahkemenin yargılama sonucunda vereceği son karar, daha önceden Tahran’da belirlendiği için, mahkemenin bu suçlamaları ispatlamaya yönelik herhangi bir belge sunma kararı da yoktu. Bundan dolayı mahkeme oturumları birkaç saat içinde sonuçlandı ve ondan yarım saat sonra da Qazî’lerin idam kararı onaylandı. Aslında bu karar Tahranda alınmıştı ve aynı gece Qazî’lere de açıklandı.

  1. Qazî Mihemed Aşağıdaki Suçlamalarla Suçlanarak İdam Cezasına Çarptırıldı

* Merkezi devletin onayı ve kararı olmadan, %51 Rus Devletine ve %49 Kürdistan Cumhuriyetine olmak şartıyla, Rus Devleti ile petrol ticareti antlaşması yapmak.

* İran ülkesinin haritasını değiştirip yeniden belirlemek ve Urmîye, Kırmanşah, Sinê, Tewrîz ve İlam olmak üzere beş vilayeti İran’dan ayırmak.

* Kürdistan Cumhuriyeti için, Rus bayrağına benzeyen ve üzerinde çekiç-orak bulunan bayrağın kabul edilmesi.

* Kürdistan Hükümeti için Qazî Mihemed’in resminin üzerinde bulunduğu ve Rus rublesine benzeyen Kürdistan adıyla para bastırmak.

* Kürdistanın dört parçasını (İran, Irak, Türkiye ve Suriye) kapsayan büyük Kürdistan haritasının yapılması.

* İrana yabancıların getirilmesi ve İran topraklarının bir kısmını onların idaresine bırakılması, örneğin Mele Mustafa Barzanî.

* İran Devletine ve Şahinşah’ına saldırı ve tehditte bulunmak ve Şahinşahı’na (Arya Mêhir) karşı Kürt halkını başkaldırıya teşvik etmek ve savaşmak..

* İran hükümetine karşı Rus hükümetiyle anlaşma yapmak ve İran toprakları içinde Rus işgalci kuvvetlerine yardımcı olmak.

* Bağımsız Kürdistan hükümetini ilan etmek ve İran topraklarının büyük bir kısmını Kürdistan adı altında işgal etmek.

* Yurt dışına heyet gönderip, yurt dışından heyet kabul etmek. Rusya’yı ziyaret ederek Rusya Azerbaycan Cumhurbaşkanı Bakırof ile resmi toplantı yapmak.

* İran Devletine sormadan ve İran Devletinin onayı alınmadan yabancılar ve İran düşmanları ile ticari bağlantılar kurmak ve antlaşmalar yapmak.

* Özellikle Kürd olmayan bölge yöneticilerinin tutuklanması, öldürülmesi, evlerinin yıkılması ve mallarının yakılması.

Qazî Mihemed üç maddenin haricinde, diğer bütün suçlamaları şiddetle reddetti. Kabul ettiği üç madde şunlardır:

* Azerbaycan Bakü’sünü ziyaret etmek ve Bakırof ile görüşmek.

* Bayrağın varlığını kabul eder, fakat Rus bayrağında varolduğu gibi çekiç ve orak amblemini reddeder.

* Mela Mustafa Barzanî’nin Mahabad’a gelişini kabul eder, fakat Barzanî’nin iradesiyle geldiğini ve kimsenin onu getirmediğini söyler. “Çünkü O Kürd’tür ve Kürdistan her Kürdün evidir, isteyen her Kürd, Kürdistan toprağının her karışında yaşama hakkına sahiptir, çünkü bu hak ev sahibi olmanın hakkıdır.”

  1. Cumhurbaşkanı Qazî Mihemed’in Yardımcısı ve Savunma Bakanı Seyfî Qazî’ye (Yada Mihemed Husên Qazî) Atfedilen Suçlamalar

* Yurt dışına, Rusya Azerbaycan’ı başkenti Bakü’ye gitmek.

* İran Azerbaycan’ı Cumhurbaşkanı Pîşwerî ve Rus Azerbaycan’ı Cumhurbaşkanı Bakırof  ile Tebriz’de ilişki kurmak, toplantı yapmak ve antlaşma imzalamak.

* İran hükümetine karşı, Kürdistan’da Savaş Bakanlığının kurulması.

  1. Sedrî Qazî’ye (Ya da Ebû El Qasim Sedrî Qazî) Atfedilen Suçlamalar

(Mahabad ve çevresindeki Kürdler tarafından İran Milli Devrim Meclisi’ne seçilmişti.)

* Yazdığı çok coşkulu ve duygulu bir şiirle Mele Mustafa Barzanî’yi karşılayıp ve Kürd halkının kutsal bir sembolü gibi nitelemesi.

* Mahabad’ta hükmet işleyişinin ve biçiminin kurulmasında Kürdistan Cumhuriyeti Hükümetine, bakanlarına ve Qazî Mihemed’e yardımcı olmak.

* Qazî Mihemed’e, “Dışarıdan size askeri yardım gelene kadar direnin” diye mektup yazmak.

* İran devletinin Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti’ne karşı savaşamayacağına dair Cumhuriyet yöneticilerine telkinde bulunmak ve halkı İran Hükümeti’ne karşı başkaldırıya teşvik etmek.

Mahkemenin yürütülmesiyle ilgili bazı ayrıntılar hakkında Kiyomers Salih şöyle yazıyor:  “Mahkeme oturumu yaklaşık olarak dört saat sürdü ve yarım saat sonra mahkeme heyeti onların idam kararını aldı ve telsiz yoluyla askeri karargahla ilişki kurarak onlara da bildirdi. (O zaman karargah komutanı Sipehbed Erşedî Humayunî idi.) Sanıkları geri gönderme kararını alıp, aynı gece kendileri de Tahran’a geri dönerler.

Sedrî Qazî’nin yazmakla suçlandığı şiir, her ne kadar bazı yazım hataları da içerse, bütünü Kürtçe olarak Mehname’nin 66. sayısında yayımlanır. Kiyomers Salih’in kendisi Kürtçe bilmiyordu ve aynı zamanda şiiri kasete kaydeden kişi de Kürtçe’yi iyi bilmediğinden, şiir yazım hatası olmadan yayımlanamamıştır. Tutanakta yazılmış aşağıdaki şiirin kendisi, Sedrî Qazî’nin suçlanmasının ve idamının birinci maddesi olmuştur.

Kovara Bîr-kovarbir.com

Hûn dikarin van nivîsan jî bixwînin.

Cumhuriyet’in “Yüzellilikler” Sürgün Listesinden Mevlanzade Rıfat

Bundan yaklaşık bir yıl önce yine Rudaw.net’te “Bir Kürdün Sahipliği ve Yönetiminde Çıkan İlk Günlük …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir