ÇERMİK BEYLERİ-I: TANZİMAT’A KADAR ÇERMİK BEYLERİ

Araştırma yazısı: Kenan Esmer

ÖNSÖZ
Çermik Beyleri, Çermik tarihinin araştırılmamış önemli bir sayfasını teşkil eder. Çünkü bu beyler, 11. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Çermik’te hüküm sürmüşlerdir. Hatta Osmanlı’dan daha önce bu topraklara gelip hüküm sürdüklerini söyleyebiliriz. Çermik Beyleri‘nin bundan yüzyıllar önce yaptırdıkları mimari eserler halen Çermik’te ayaktadır. Ulu Cami’nin bitişiğindeki Şah Ali Bey camisi, Çermik Beyler Sarayı, Saray Hamamı gibi eserlerin varlığını onlara borçluyuz.
Bu yazı ile beylerin Çermik‘e gelişinden ayrılışına kadar olan süre içinde meydana gelen olayları, Ağalar ailesi ile aralarındaki güç dengesini ve özellikle de tasfiye sürecini incelemeye çalışacağız.

Diğer yazılarımda olduğu gibi, bu yazıyı hazırlarken en büyük katkı Mehmet Bakır‘ındı. Bizzat bahsi geçen Ağalar ailesi ve Çermik Beyleri’nin aile büyükleri ile görüşüp birincil kaynaktan bilgi almama yardımcı oldu. Bu şekilde yazılı kaynaklarda bulunmayan eksik bilgileri sözlü kaynaklardan temin etmeye çalıştık. Özellikle 90 yıldır Çermik’ten ayrılan ve bir daha Çermik‘e hiç uğramayan Çermik Beyleri’ne mensup 90 yaşlarında olan aile büyükleri Seyfullah beyin torunu Ali Yavuz ve Seyfullah Beyin kardeşi Mehmet Hayri Beyin oğlu Şemsettin Bey ile görüşmelerimiz çok önemli bir gelişme oldu. Şemsettin Bey İstanbul’da oturuyor. Ali Yavuz Bey ise Elazığ’da oturuyor. Onlar ile iletişime geçerek, tekrar Çermik ile bağ kurulması için ön ayak olduk diyebiliriz.

Mehmet Bakır’ın karanlıkta kalan Çermik‘in „beyler sayfasını“ aydınlatmada gerçekten de çok büyük payı vardır. Bu görüşmeleri bizzat Mehmet Bakır’ın yapmasının başka bir özelliği de vardı. Ağalar ailesi ve beyler arasında yaşanan olayları Seyfullah Beyi bizzat gören dedesinden dinlemişti ve belki de hiç bir Çermikli’nin bilmediği bilgilere sahipti. Elimizdeki bu bilgilere rağmen eksik bilgileri bulabilmemiz için bizzat Çermik Beyleri‘nin izini bulup ilişki kurmamız gerekiyordu. Bütün bu etkenler yüzünden araştırmayı bitirebilmemiz yaklaşık üç ayı buldu.

Bu araştırmanın Çermik tarihi için çok önemli bir yazı serisi olduğuna inanıyorum. Bu vesile ile Mehmet Bakır’a tekrar teşekkür ediyorum. Zira o olmasaydı sözlü bilgileri toplaya bilmem imkansızdı.

Dört bölümden oluşan bu yazı serimizin ilk bölümde;
Tanzimat’a kadar Çermik’te hüküm sürmüş beyleri ve köklerini inceleyeceğiz. İkinci bölümde; Çermik Beyleri’nin tasfiye sürecini ve sonrasını irdelemeye çalışacağız. Üçüncü bölümde; Çermik Beyleri ile Ağalar ailesi arasındaki çekişmeyi ve güç dengesine, dördüncü bölümdeyse; yirminci yüzyılın başından itibaren Çermik Beyleri‘nin durumuna ve Çermik‘i terk etmelerine değinmeye çalışacağız.
TANZİMAT’A KADAR ÇERMİK BEYLERİ
Çermik Beyleri ile ilgili en eski kaynak Şerefname’dir. Şerefname’ye göre Çermik Beyleri’nin atası 989 yılında doğduğu tahmin edilen Pir Mansur’dur. Pir Mansur, Mervanilerin hüküm sürdüğü dönemde (984-1085) Kürt kabilelerinin (Humeydiye, Zuzaniye (Zaza) ve Hakkariye) bölgenin her tarafına yayıldığı dönemde gelmiştir. Hz Muhammed’in amcası Hz. Abbas’ın soyundan gelen Pir Mansur, Hakkari’den Palu’ya yerleşmiştir. Daha sonra Mirdasiler tarafından sevilen Pir Mansur ve çocukları, Mirdasilere önderlik etmiştir. Pir Mansur’un Halep’ten Eğil’e yerleşen Mirdasi Aşireti ile bir kan bağı bulunmamaktadır. Çermik Beyleri‘nin atası Hüseyin, Pir Mansur’un soyundan gelmektedir. Maalesef Şerefname’de sadece 1597 yılına kadar hüküm süren beyler ile ilgili bilgiler mevcut. 1597 yılından sonra dönemlere ait bilgileri başka kaynaklardan parçalı da olsa rastlanmaktadır. Bütün bu kaynaklardan elden edilen verilere göre Çermik Beyleri‘nin soyunu şöyle sıralayabiliriz.
Pir Mansur
Musa adında tek çocuğu olmuştur.
Pir Musa
Pir Musa’nın iki çocuğu olmuştur. Pir Mirdas ve Pir Bedir
Pir Bedir
Eğil kalesi bu Bey’in zamanında alınmıştır.
Emir Bulduk (1190)
Emir İbrahim
Emir Muhammed
Emir Muhammed’in üç erkek çocuğu olmuştur.
Bu çocuklardan Emir İsa Eğil Kalesini yönetimini üstlendi
Emir Timurtaş, Palo hükümdarlarının atasıdır.
Üçüncü çocuğu ise Çermik Beyleri‘nin atası Emir Hüseyin’dir.
Emir Hüseyin
Berdenç Kalesi ve Çermik nahiyesinin valisiydi ve Çermik Beyleri bunun soyundandırlar. Tek çocuğu olan Emir Hüseyin’den sonra yönetimi oğlu Emir Seyfeddin üstlendi.
Emir Seyfeddin
Emir Seyfettin öldükten sonra hükümdarlık görevini oğlu Şah Yusuf devraldı.
Şah Yusuf
Welat Bey
Welat Bey’in 5 çocuğu olmuş. Pir Ali, Lâtif, Şah Hüseyin, Yâr Ali ve Şah Ali. Şâh Ali Bey’in 15 köyü, diğer kardeşlerinin 2-7 köyü, Çermik Hamamı’nın geliri de Yâr Ali’ye aitmiş.
Dirlik kayıtlarına göre: Pir Ali Bey’in 1518 yılında 19301 dirliğe sahip olduğunu, Latif Bey’in 1528 yılında 13354, Şah Hüseyin’in 14479, Yar Ali’nin 14513 dirliğe sahip olduğunu görüyoruz.
Şah Ali Bey
Welat Bey’den sonra yönetime Şâh Ali Bey geçmiştir. Safeviler yani Şah İsmail Çermik’i işgal ettiği zaman, Çermik’teki yönetimin başında Şah Ali Bey bulunuyordu. O da diğer Kürt Beyleri gibi Safevilere bağlılığını sunmadı. Zira İdris-i Bitlisi Yavuz Sultan Selim’e bu savaştan bir süre sonra gönderdiği mektupta Osmanlı’ya destek veren ordular arasında Şah Ali Bey’i de zikretmiştir. Şah Ali Bey Mirdasî, Hasankeyf’in eski hakimi Sultan Halil Eyyûbî, Sason hâkimi Memed Bey, Eğil hakimi Kasım Bey, Bekir Bey Bohtî, Mehmed Bey Zerakî, Nâsır Bey Süleynani’nin Osmanlı ordusu’nun sol kanadını oluşturan birlikler arasında savaştığını yazar. Sol kanadı Karaç’ın oğlu Ahmet Bey ve Çavuş Ahmed Bey komuta etmiştir
Çermik’in Safeviler’den alınmasında bizzat savaşan Şah Ali Bey, 15 Aralık 1516 tarihinde Kemah’ın hakimi Karaç’ın oğlu Ahmet’in yardımı ile Çermik’i geri almıştır. Çaldıran savaşından sonra, Çermik Ekrad yani Kürt sancağı olarak tekrar Şah Ali Bey’e verilmiştir.
Burada Şerefname’de yazılan fakat doğru olmayan bir bilgiye değinmekte fayda var. Şerefhan, Şerefname’de Muhammed Bey’in Çermik’i Kızılbaşlar’dan kurtardığını ve „yönetim halen Muhammed Bey’in elindedir“ diye yazmaktadır. Yani hem Çaldıran Savaşı sırasında yaşadığı hatta savaştığı, hem de 1597 tarihinde halen Çermik Beyi olarak hüküm sürdüğünü yazmaktadır. Bana göre bu cümle biraz tartışmalıdır. Hem 1516 yılında hem de 1597 yılında Muhammed Bey’in yaşaması ve yönetimde olması imkansızdır. Dolayısıyla Şerefname’deki bu cümle doğru değil. Zaten Çermik’teki mimari eserler Muhammed Bey’in büyük dedesi Şah Ali Bey’in 1516 yıllarında yaşadığını onaylamaktadırlar.
1518 yılında Çermik, Çermik ve Berdinç olmak üzere iki nahiyeden oluşuyordu. Mart 1518 tarihinde tutulan ilk Mufassal Tahrir Defterinde de yine, Şah Ali Bey Çermik Miri olarak kaydedilmiştir. Şah Ali Bey’in 1518 yılında 200995 dirliğinin olduğunu görüyoruz.
Dirlik belli bir hizmet karşılığında devlet adamlarına ve görevlilerine verilen toprakları denirdi ve üçe ayrılırdı.
Yüzbin akçeden fazla geliri olan dirliklere has adı verilirdi ve padişahlara, vezirlere, beylerbeyine ve şehzadelere verilirdi.
Yıllık yirmibin ile yüzbin akçe geliri olan topraklara zeamet adı verilirdi. Orta dereceli devlet memurlarına, kadılara, hazine ve tımar defterdarına, alay beylerine,kethüdalara, kale komutanlarına ve divan katiplerine verilirdi.
Yıllık geliri üç bin ile yirmi bin akçe arasında olan dirliklere tımar adı verilirdi ve geçimlerini sağla­mak ve hizmetlerine ait masrafları karşılamak üze­re bir kısım asker ve memurlara tahsis edilen top­raklardı.
Çaldıran Savaşı’ndan sonra yıkılan ve harap olan Çermik Kalesi artık onarılmamış, onun yerine Saray Mahallesi’ndeki Saray Evlerini’nin duvarları Şah Ali Bey’in yönetimi esnasında yükseltilip tahkim edilmiş. Yine Ulu Cami’nin arka kısmındaki eski camiyi yani Şah Ali Bey Camisi’ni de Şah Ali Bey bu dönemde yaptırmıştır. 1523 yılında yani Şah Ali Bey’in yönetimde olduğu dönemde Çermik Sancağı, Çermik, Berdinç, Haseran, Çüngüş ve Ebu Tahir nahiyeleri ile toplam 5 nahiyeden oluşuyordu.
İsfendiyar Bey
Şah Ali’den sonra yerine oğlu İsfendiyar Bey yönetime geçti. İsfendiyar Beyin Şah Veled adında bir oğlu’nun olduğunu ve 1556 yılında Beyin akrabası olarak 20000 dirliğe sahip olduğunu görüyoruz.
Bayındır Bey (1553 – 1568)
Bayındır Bey’in 1553 yılında 231092, 1556 yılında 211911, 1567-68 yılında 234000 dirliğinin olduğunu görüyoruz. Buna göre Bayındır Bey 1553 – 1568 yılına kadar Beylik yapmıştır.
Muhammed Bey /Mehmed Bey (1569)
Mehmet Bey’in 1569 yılında 234000 dirliğinin olduğunu görüyoruz. Yani Mehmed Bey sadec bir yıl Beylik yapmıştır.
Ömer Bey
Osman Bey (1643)
Osman Bey’in 1643 yılında 234000 dirliğinin olduğunu görüyoruz.
Zülfikar Bey (1661)
Zülfikar Bey’in 1643 yılında 234000 dirliğinin olduğunu görüyoruz.
Abdülgani Bey (1702)
İbrahim Bey (1717)
1721 yılında Çermik Sancak Beyi İbrahim Bey sarayına giren şahıslar tarafından darb edilerek öldürülmüş ve Sarayda bulunan değerli eşyalar çalınmıştır.
İbrahim Bey öldükten sonra yerine kimin geçeceği tartışılmıştır. Osmanlı’nın bu kargaşada müdahil olduğunu görüyoruz. Ailenin ileri gelenlerinden Abdülkadir’in yaşlı olduğu, Ölen İbrahim’in kardeşi ve üvey oğlu Osman’ın yaşı küçük olduğu (8 yaşındadır) için Abdulkadir’in kardeşi Mehmed Emin’e arpalık yolu ile verilmiştir. Halk kendisinden şikayetçi olduğu için,ocaklık yolu ile Ocak Beyzadelerinden Ahmed’e verilmiştir. Mehmet Emin Bey’in itirazı üzerine yönetim Mehmet Emin Bey’e verilmiştir.
Mehmet Emin Bey (1730)
Osman Bey
Muhammed Bey (1736)
Osman Bey’in ölümü üzerine 1736 yılında Çermik Sancağı tevcih edilmiştir. Bu tevcih kaydında Muhammed Bey’in daha önce de adı geçen sancağı tasarruf ettiği kayıtlıdır.
Mahmud Bey (1737)
Diyarbekir Valisi vezir Muhammed Paşa’nın arzı üzerine 1737 yılında Çermik Sancağı Mahmud Bey’e tevcih edilmiştir. Mahmud Bey, ocak beyzâdelerindendir.
Muhammed Bey (1738)
Rumili Valisi Vezir Ali Paşa’nın arzı 1739 yılında üçüncü kez Çermik Sancağı tevcih edilmiştir.
Devam edecek…
(Bu yazı Araştırmacı_Yazar Kenan Esmer’in facebbok sayfasından alınmıştır.)

Resim: Çermik Beyler Sarayı – 1914, Kaynak: Victor Pietschmann

Hûn dikarin van nivîsan jî bixwînin.

Dünya yeni bir savaşın eşiğinde iken, Birinci Dünya Savaşı sürecinde Kürdlerin tehcirini hatırlamak

Bugün dünyada ve bölgemizde yaşanan toplumsal-siyasal gelişmeler ve bu bağlamada genel olarak şekillenmekte olan siyasal …

Şîroveyek

  1. DIRÛVÊ WÎ FOTOGRAFÊ JORÊ DIDE MALA MÎRA YA FARQÎNÊ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir