Sosyalist Sovyetler Birliğinde KÜRTLER (1917-1956)- PDF

Ekim Devrimi’nden kısa bir süre sonra kurulan sosyalist Soryetler Birliği’ndeki Kürtler konusu neden önemlidir? Lenin ve Stalin gibi iki büyük komünistin önderliğinde yaşanan sosyalizmin kuruluşu döneminde Kürtler hakkındaki gerçeklerin ortaya çıkması daha fazla ertelenebilir mi?

Ulusal sorunların çözümü için, sosyalizmin alternatif olmaya devam ettiği günümüzde, yaşanan sosyalizm deneyinde somut olarak Kürtlerin bu pratikten nasıl ve ne şekilde etkilendiklerini vb. ortaya koymak son derece önemlidir.

Ancak burada asla unutulmaması gereken ilkesel önemdeki şey; bütün bir Soryetler Birliği devleti dönemini bir ve aynı gösterme/görme hatasına düşmemektir. Tamamıyla içeriksel olan bu ayrımda, doğru tutum 1917’de başlayan sürecin l 956’daki 20. Parti Kongresi ile kesintiye uğratıldığı gerçeğinden hareket etmektir. Bu perspektif ışığında soruna yaklaştığım için de, Soryetlerdeki Kürtlerin durumu üzerine belirttiğim tarilı dilimini esas aldım. Bu hiçbir şekilde ikinci dönem üzerine çalışmayacağımız anlamına gelmiyor, gelmez.

Kuşku yok ki herhangi bir ülkedeki Kürtler üzerine yazılanlar ile, Ekim Devrimi sonrası sosyalizmin kuruluşuna sahne olmuş sosyalist bir ülkedeki, Sovyetlerdeki Kürtlerin üzerine yazmak aynı ölçüde – önem arzetmez-dikkat çekmez. Kürtlerin, yalnızca Sovyetlerde bulunanlarının sosyalizm deneyini bizzat yaşadıkları ve fakat bu ,bir pan;a 7 Kürdün’ yaşadıklarının -neredeyse- bütün Kürtleri ilgilendirdiği dikkate alındığında bu konu üzerine özel olarak durulması kaçınılmaz hale geldi. Bu çalışma 2000 yılında bitirildi.

Fakat değişik nedenlerle bugüne kadar kitap boyutunda çıkarılamadı. Yaptığım araştırmanın bir kitap çalışmasına dönüştürülmesi, bu çalışmaya başladığımda tasarladığım bir hedef değildi. Konu hakkında fazla belgenin bulunmadığı olgusunu kavradığım andan itibaren çalışmanın kitap şeklinde yayınlanması için uğraştım; ne var ki imkânsızlıklar şu ana kadar başarılı olmama olanak sunmadı.

Neticede, eksiği ve fazlasıyla elinizdeki kitab şimdi okura sunmuş bulunmaktayım. Artık yapılması gereken, eleştirel bir tarzda yaklaşıp eksiklikleri ve yanlışlıkları bulup ortaya çıkartmak ve giderilebilmesi için görüşlerinizi yazılı olarak bildirmenizdir.

Daha önce bitirilen bu çalışmayı, basıma hazırladığım şu sıralar yeniden gözden geçirme ve bir bakıma kimi düzeltmeler vb yapma işine yönelmedim. Kuşku yok ki, dönüp yeniden incelendiğinde bugün itibarıyla söylenmesi gereken bazı şeyler yok değil.

Tespit ettiğim kimi noktaları hemen düzeltmektense, kitap olarak yayınlanması ve gelen eleştiri ve önerileri toplayıp ondan sonra özel bir yazı/çalışmaya yönelmeyi doğru bulduğum için “beklemeyi” tercih ediyorum. Kitap üzerine derli-toplu bir yeniden gözden geçirmeyi bu anlamda basımından sonraya ve olabilirse ikinci basımı ile birlikte okura vermeyi doğru bulmaktayım.

Sovyetlerdeki Kürtler üzerine araştırma yaparken, konu üzerine yazanların -neredeyse- ezici çoğunluğunun proletarya diktatörlüğü karşıtlığı ve özel olarak Stalin düşmanlığı temelinde hareket ettiklerini; vardıkları sonuçlarda bu iki ögenin çok önemli bir rol oynadığını öncelikle tespit etmek gerekiyor.

Sanına önyargısal 8 zemin üzerinden-hazır reçetelerle yaklaşıldığı için objektif davranmaktan uzak bu kesimin olguları çarpıtması ile yoğun karşılaşmamız nedeniyle çalışmanın bir bakıma polemik tarzında ele alınması kaçınılmaz oldu.

Amacımın, yalnızca polemik yapmak; aynı dü§ünceleri payla§­ madıklarımı ele§tirınek ve ‘ne pahasına olursa olsun Sovyetleri savunmak’ olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Hayır, bizzatihi Sovyetlerdeki Kürtler özgülünde olan-bitenin objektif bir temelde açığa çıkarılması ve bu yapılabildiği ölçüde doğrudan buna bağlı olarak ele§tirinin yapılmasının doğru olacağını dü§ünüyorum.

Hataların yapılmadığı, yanlı§lardan azade olunduğu ve her §eyin eksiksiz §ekilde geli§tiğini, herhangi bir yetersizliğin ya§anmadığını vs söyleyebilmek mümkün değil. Bilhassa, ilk sosyalist deney açısından bilakis hataların-eksikliklerin-olumsuzlukların ya§anması belli bir çerçevede bir ölçüde gayet anla§ılırdır.

Hele hele Sovyetler Birliği’nin üzerinde yükseldiği onlarca ülke ve yüzlerce ulus/milliyet olgusu dikkate alındığında, “ulusal sorun gibi son derece karına§ık bir mesele”de i§lerin sorunsuz çözümlenebilmesini beklemek ve iddia etmek olacak §ey değil.

Devrimi ba§aranların ve sosyalizmin kurulu§una önderlik edenlerin böyle bir iddiası olmadığına göre, onlardan öğrenme çabası içinde olan bizlerin bu tür bir yönelim içine girmemiz beklenmemelidir. Sovyetler Birliği’ndeki Kürtler üzerine yazılan çok az sayıda kitap belge-yazı bulunmaktadır.

Daha çok son yıllarda bir nebze ‘yaygınla§an’ bu materyalin konunun çok yönlü ele alınmasında belli bir katkısı olsa da, esasında olguların yerine ‘kendi doğrusunu’ koyan bir mantığın hakimiyeti nedeniyle güvenilirliği zayıf kalmaktadır.

Zira doğrudan Sovyet Kürdü kimliğini ta§ıyan kimileri de soruna olgusal düzlemden ziyade bildiklerini açıklama(!) kaygısı ile yakla§tıkları için konu hakkında yararlanılabilecek fazla bir belgesel çalı§manın varolduğu söylenemez. Hal böyle olunca da, belge yerine ilgili 9 yazılan yazanlar kendilerini tanık gösterme tavrı içerisine girmektedirler.

Kuşku yok ki, tercih edilen bu yöntemin sonucu olarak ortaya kaba bir ‘tarih çarpıtıcılığı’ çıkmaktadır. Bu çalışma içinde, diğer şeylerin yanında sosyalist tarihin çarpıtılmasına da yanıt vermeye çalıştık. Sosyalizm koşullarında Kürtlerin durumunu ele alan bu çalış­ manın, halkımızın özgürlük mücadelesine olumlu bir katkı sunması dileğiyle …

Hüseyin Can 

Temmuz- 2005

Derbar Rêvebir

Check Also

Do û Îro Newroz

DÎROKA NEWROZÊ Di efsaneya Newrozê de tîranekî bi navê Dehhak (Zehhak) hebuye. Çîroka Dehhak yan …

Leave a Reply