ÇERMİK BEYLERİ 5 : YİRMİNCİ YÜZYILA GİRERKEN ÇERMİK BEYLERİ

29 Ekim 1913 yılında görülen bir davada, Seyfullah Bey‘in, 1900’de ölen babası Ali Rıza Bey‘in varisi olduğunu ispatlamak için mahkemeye başvurduğunu görüyoruz. Mahkeme kayıtlarında Ali Rıza Bey‘in hazineden yurtluk ve ocaklık olarak 93 kuruş maaş aldığı da not tutulmuş.
26 Ocak 1914 tarihinde görülen bir başka davada, Ali Rıza Bey’den kalan malları varisleri arasında paylaşılmıştır. Arasada bir arsa, bir dükkan, çarşı ve “Hırıstiyan Mahallesi” arasında 6000 kuruş değerinde bir dükkan, Çukur Mahalle‘de 20 000 kuruş değerinde Harputlu Ohannes’ten aldığı iki adet dükkan, bir polishane, bir kahvehane, 8000 kuruş değerinde sekiz adet dükkan ve aşağı çarşıda ve çarşı camisinin karşısında 1500 kuruş değerinde bir dükkan, 2000 kuruş değerinde medrese karşısında han ve 6000 kuruş değerinde eşya. Toplam 51 bin 500 değerinde olan emlak ve eşya.
Ölen Ali Rıza Bey’in babasın adı Hacı Esed, annesinin adı da Zeliha’dır. Ali Rıza Bey’in Seyfullah ve Mehmet Hayri adında iki erkek, Gülliye ve Pembe adında iki de kız çoçuğu olmuş.
Seyfullah Bey’in ilk eşinden bir erkek ve iki kız çocuğu olmuş. Erkek çocuğu Ali 14 yaşında ölür. Hasta olan Seyfullah Bey, belediye başkanı olarak kaymakam ile bir toplantıdayken vefat eder. 1930 yılında vefat eden büyük Seyfullah Bey‘in, öldükten yirmi gün sonra ikinci eşinden bir erkek çocuğu daha doğar. Doğan çocuğa Seyfullah adı bırakılır. (Kaynak: Ali Yavuz Beyoğlu)
Sıdıka hanım, eşi büyük Seyfullah Bey öldükten sonra çocuğunu alıp Çüngüş’e ailesinin yanına yerleşir. Annesi ile Çüngüş’e yerleşen küçük Seyfullah’ın Ali Yavuz ve Abdülgani adında iki erkek çocuğu olur. Bizzat görüştüğüm Ali Yavuz Bey Elazığ’da yaşamaktadır.
Pembe Hanım’ın eşi Abdullah Bey’in oğlu Osman Bey’dir. Osman Bey’in Fuad ve Hatice adında iki çocuğu vardır. Abdullah, Osman ve Fuad beyler de yine aynı aileye mensupturlar.
Mehmet Hayri Bey, ağabeyi büyük Seyfullah Bey ölmeden önce yani 1926 da Çermik’ten ayrılıp Diyarbakır’a taşınır. 1928 yılında nüfus memuru olur ve bir çok yerde nüfus memurluğu yapar. Mehmet Hayri Bey, aile Çermik’ten çıktıktan 46 yıl sonra yani 1972 yılında Çermik’e gelir ve Hamambaşı’ndaki Can Otelde kalır. Çermik’e gelmeden kısa süre önce çocuklarının ısrarı üzerine iki avukat tutmuş ve bırakıp gittiği mallarını işleten köylülerden geri almak istemiştir. Çermiklilerin avukatları tehdit etmeleri üzerine davasından vazgeçen M. Hayri Bey’in,Can Otel’de kaldığını duyan ve mallarını yıllarca işletenler, Hamambaşına gelir ve Hayri Bey ile görüşürler. Köylüler mallarını geri isteyen Mehmet Hayri Bey’e yıllardır mallarına baktıklarını ve kendilerine hibe etmelerini rica ederler. Mehmet Hayri Bey de ailesinin bütün malını kullananlara hibe eder ve toplantıdan bir kaç gün sonra Can Otelde vefat eder. Çermik’te defnedilen Mehmet Hayri Bey’in oğlu Şemsettin Bey’in ancak bir kaç gün sonra bu ölümden haberi olur. Haberi alır almaz Çermik’e gider ve babasının mezarını ziyaret edip tekrar geri döner. 1928 doğumlu olan Semsettin Bey ise halen yaşamaktadır. Başhekim olan Şemsettin Bey, babası Hayri Bey’in kendisine “Çermikliler ne zaman kapını çalarsa elinden geleni yap” diye nasihat ettiğini, bu nasihat’ı sürekli aklında bulundurduğunu ve başhekimlik yaptığı yıllarda elinden geldiğince hemşehrilerine yardım etiğini anlatmaktadır. Çermik’e gelen son Çermik Bey’i Mehmet Hayri Bey olmuştur ve ondan sonra bir daha bu aileye mensup hiç bir birey Çermik’e gelmemiştir. Ailenin en yaşlısı Şemsettin Bey, aynı zamanda Türkiye’nin yaşayan en yaşlı tabibi ünvanına da sahiptir. (Kaynak: Şemsettin Beyoğlu)
Sonuç:
Sözlü anlatımlardan ve yazılı kaynaklardan,Çermik Beyleri’nden beş kişinin öldürülmesi ile bu ailenin gücünün kırıldığını ve bu olayın aile için adeta bir dönüm noktası olduğunu görüyoruz. Bu ölümler beylerin Çermik halkı üzerindeki tesirini de azaltmış ve Ağalar Ailesi’nin ön plana çıkmasına neden olmuştur. Buna rağmen Çermik Beyleri yerel siyasette az da olsa etkili kalmış hatta Seyfullah Bey 1930’lu yıllara kadar Belediye başkanlığı bile yapmıştır.
Şemsettin Bey’in, “Atatürk’ün bir gece Seyfullah Bey’in misafiri olmuş” tabiri, Atatürk’ün “milli kurtuluş” yıllarında, Osmanlı tarafından tasfiye edilip kızdırılan beyler ile ilişkiler kurup destek istemiş olabileceğini akla getiriyor. Muhtemelen Cumhuriyet’in kurulabilmesi için devletin tasfiye edilen beylere bakışı da değişmiş ve soylu aileler ilk Cumhuriyet yöneticileri arasında yer almış olabilirler. En azından Çermik için bunu söyleyebiliriz.
Bu iki güç arasındaki rekabet, Çermik eşrafını da ikiye bölmüştür. Çermiklilerin bir kısmı beyleri desteklerken, diğer bir kısım da Ağalar’ı desteklemiştir. Böylelikle “Rez” diye tabir edilen taraflık, taraf tutma, olgusu meydana çıkmıştır. Bu “rez” daha sonraki dönemlerde de devam etmiş hatta bu iki güce taraf olan aileler arasında kan davasına bile dönüşmüştür. Seyfullah Bey 1930 yılında öldükten sonra ilk azası olan Bande Zıfkar (Zülfükar Orhan) belediye başkanı olmuştur.
Diğer taraftan Osman Paşa tarafından öldürülen Ali Ağa’nın oğlu Mahmut Ağa’dan başlayarak Ağalar Ailesi’nin de Çermik’te söz sahibi olma devri başlamıştır. Öyle ki Mahmut Ağa’nın oğlu Tevfik Ağa, Çermik’te yaşadıkları sokağa adını bile vermiştir. Tevfik Ağa’nın oğlu Mahmut Ağa (1909 – 1950) ailesinin bu gücünü sürdürememiş ve Çermik’ten ayrılmıştır. Onun ayrılışından sonra güç, amcazadelerine geçmiştir. Ağalar ailesine mensup Hıdır Efendi 1934-1935 yılları, Mehmet İzol ise, 1949-1960 yılları arasında Çermik’te belediye başkanlığı yapmıştır. Keza yine amcazadeleri Ragıp Ekinci de 1940 – 1943 yılları arasında Çermik’te belediye başkanlığı yapmıştır. Onların da Çermik’i terkedip gitmesinden sonra bu güç dengesine “Bandeler” ve “Dursolar” gibi taraf aileler eklenmiş ve yerel yönetim bu aileler arasında el değiştirmiştir. 80’lerden sonra bu ailelerin de Çermik’i terketmesi ile, Çermik’te adeta yeni bir dönem başlamıştır. Onların yerine daha çok köylerden göç eden büyük ailelerin Çermik’te söz sahibi olma dönemi başlamıştır. Dolayısıyla güçlü Ekrâd beylerini tasfiye süreci Çermik’te de böylece tamamlanmıştır.

Araştırmacı Yazar Kenan Esmer

(Bu yazı Araştırmacı_Yazar Kenan Esmer’in facebbok sayfasından alınmıştır.)

Teşekkür:

Mehmet Bakır olmak üzere, aile arşivini bize açan Şemsettin Beyoğlu’na, 
Ali Yavuz Beyoğlu‘na, Ali Yılmaz’a ve Hasan Aydın Önal’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Hûn dikarin van nivîsan jî bixwînin.

Dünya yeni bir savaşın eşiğinde iken, Birinci Dünya Savaşı sürecinde Kürdlerin tehcirini hatırlamak

Bugün dünyada ve bölgemizde yaşanan toplumsal-siyasal gelişmeler ve bu bağlamada genel olarak şekillenmekte olan siyasal …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir