Şerefnâme’nin 1682 tarihli ilaveli tercümesi yayınlandı

Şerefnâme’nin 1682 tarihinde Palu Beyi Yansur Bey’in Katibi Şem‘î tarafından yapılmış Osmanlıca Tercümesi Nûbihar Yayınları tarafından yayınlandı.

Şeref Hân Bidlisî tarafından Farsça olarak kaleme alınan Şerefnâme yahut diğer adıyla Tarih-i Kürdistan Zilhicce 1005/Ağustos 1597 tarihinde Bidlis’te te’lif edilmeye başlanmıştır. Eserin metni, nesir olmakla birlikte çoğu Şeref Hân tarafından söylenmiş konuya uygun şiirlere de yer verilmiştir. Şeref Hân, eserini kaleme alırken Farsça, Arapça ve Türkçe yazılı kaynakların yanı sıra kendi yaşadığı deneyimler ve tarihini yazdığı Kürt beylikleri veya aşiretlerine mensup kimselerden topladığı sözlü bilgilerden de faydalanmıştır. Şeref Hân eserini yazdıktan kısa bir süre sonra Şevval 1007/Mayıs 1599 tarihinde ulaştığı yeni bilgileri Şerefnâme’ye ekledi. Şeref Hân tarafından dönemin Osmanlı Padişahı III. Mehmed’e (1595-1603) ithaf edilen bu eser, bir Kürdistan Tarihi’dir.

Şeref Hân’a göre kendisinden önceki tarih yazarlarının hiçbiri, Kürdistan ülkesi veya Kürtler’e dair herhangi bir eser kaleme almamışlardır. İşte Şeref Hân, kendince bu eksikliği gidermek, Kürtler’in o dönemdeki durumlarını ve Kürdistan’ın köklü yönetici ailelerinin tarihini anlatmak amacıyla bu eseri kaleme almıştır. Kendi ifadesine göre hayatı boyunca tarihi olaylar ve şahıslarla ilgili araştırmalar yapan ve tarih alanında yetkinliğe erişen Şeref Hân, bu alanda daha önce hiçbir tarihçi tarafından yapılmamış, hatta hayâl bile edilememiş bir eser kaleme almayı tasarlamıştır. Ancak çalkantılı hayatı, onu bu amacından hep alıkoymuştur. Şeref Hân, uzun yıllar Bidlis beyliğini yönettikten sonra beyliğin yönetimini oğlu Şemseddin’e bırakmış ve tüm vaktini hayatı boyunca yazmayı tasarladığı Kürt hükümdarları ve aristokrat ailelerin tarihini ele aldığı Şerefnâme isimli eseri telife ayırmıştır.

250-002.jpgŞerefnâme, sadece bir siyasi tarih metni olmanın ötesinde bir milletin inancı, mitolojisi, dili, sanatı, mimarisi, eğitim tarihi, toplumsal örgütlenme şekilleri, soy kütüğü gibi farklı disiplinlere dair otantik bilgiler sunan antropolojik, sosyolojik, etnografik bir metindir. Kendi dönemine göre eşsiz bir literatür ürünü olan Şerefnâme, belli bir milletin ve coğrafyanın tarihi esas alınarak kaleme alınmıştır. Şerefnâme metninin ana parametreleri  etnisite, coğrafya ve egemenlik olarak ön plana çıkmaktadır. Kürtler, Kürdistan ve bu coğrafya üzerinde Kürtlerin siyasi egemenlik deneyimleri, Şerefnâme’de dikkatleri çeken öğelerdendir.

Bir mukaddime/giriş, dört ana ve bir de hatime/sonuç olmak üzere toplam altı bölümden oluşan Şerefnâme, yazılışından yarım asır kadar sonra yazarın torunlarından Abdal Bey’in oğlu Şeref Hân’ın isteği üzerine Muhammed bin Ahmed Bey tarafından 1078/1668 tarihinde Osmanlı Türkçesi’ne çevrilmiştir. Çok kısa bir süre sonra ise Şerefnâme metni 1092/1682 yılında Mirdasî Zaza aşiretinin Palu’da yöneticilik yapan yöneticisi Yensûr Bey’in saray kâtibi Şem’î tarafından Terceme-i Tevârîh-i Şeref Hân adıyla bir kez daha Osmanlı Türkçesine çevrilmiştir. Ancak bu çevirinin bir öncekinden farkı, Palu ve Egil beylerinin yaklaşık bir asırlık tarihçesini eserin metnine eklemesidir.

Şem’î’ye ait bu tercüme, Mirdasî aşiretinin söz konusu dönemdeki tarihini içermesi açısından önemlidir. Şem’i, eseri tercüme etmeye başlamadan önce giriş mahiyetinde yazdığı bölümde Kürt dilinin ehemmiyeti üzerinde durmuş ve dönemin en meşhur âlimleri arasında sayılan Molla Muhammed-i Berkal’î ve Molla Muhyiddîn-i Cezerî’nin Kürt diline verdikleri önemi vurgulamıştır. Bu açıdan Şem’î, okurlarına sadece tarih alanında değil aynı zamanda dil alanında da Kürdoloji çalışmalarına katkı sağlayacak kıymetli bilgiler sunmaktadır. Şem’î, Palu beyi Yensûr Bey için yaptığı bu çalışmaya Palu Mirdasî Beyliğinin tarihçesini Şeref Hân’ın eserini tamamladığı 1005/1597 tarihinden tercümenin bittiği tarih olan 1092/1682 yılına kadarki olayları da eklemiştir. Şem’î, akabinde bu kez de Egil’de hükümdarlık süren Mirdasî Zaza aşiretine mensup Mustafa Bey için yeni bir nüsha hazırlamıştır. Şem’î tıpkı Palu kısmında yaptığı gibi Egil’de hüküm süren Mirdasî Zaza beylerinin 1095/1684 yılına kadarki tarihçesini de çeviri metnine eklemiştir. Böylelikle Şem’î’nin hazırladığı bu çalışma metin çevirisi olmanın ötesinde iki önemli Zeyli ihtiva etmesi itibariyle önemli bir kaynak vazifesi görmektedir. Öte yandan etnik kimlikleri ve tarihleri hakkında spekülasyon yapılan Zazalara ilişkin otantik bir başvuru kaynağına kavuşmuş bulunmaktayız.

Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr. Adnan OKTAY tarafından yayına hazırlanan ve Nûbihar Yayınları tarafından basılan eser Kürt tarih literatürüne de yeni bir metin kazandırmış oldu.

 Kaynak: Haber Kaynağı

Derbar Rêvebir

Check Also

Danasîna pirtûkekê: ‘Sêberî Qeleberd, Li ser Elmane û Taleswar’

Qelebard çiyayekî bilind e, nêzîkî gundê Elmaneyê, nêzîkî bajêrê Merîwanê ye. Meleke Xanim li vî …

Leave a Reply